- Adaleti bu dünyada arayan yalnızca belasını bulur!
- "Hayatı anlıyorum" dedim. "Sadece kabullenemiyorum."
- Sen de biliyorsun, vakit mutlu hikayeler için çok geç.
- Neden söz ettiğimi biliyorsunuz. Bütün aşklar küllenir, bütün babalar ölür, bütün hikayeler biter. Birinin yıkıntıların nöbetini tutması gerekir; işte o yüzden, biri hariç, bütün çocuklar büyür.
- Ben devrik cümle bile kuramazdım. Kuramazdım çünkü korkardım. Sorumluluklarım vardı. Arkadaşlarım bozuk bir Türkçeyle anlaşırken, bütün o gramer kurallarının anasını ağlatarak bildirişirken, giriş gelişme sonuç kavramlarından bir haber , rast gele bölünmüş paragraflarla kompozisyon yazarken ben... Ben kendime ihanet eder cümlenin ögelerine sadık kalırdım. Ömrüm düzgün cümleker halinde geçti. Bilmeden bazı hatalar yapmışımdır. Bilsem anlamı öldürür yine de cümleyi kurtarırdım. Oysa şimdiki halime bak. Kelimeler kifayetsiz kalıyor dilbigisi sırnaşık ! Saçma sapan cümleler kuruyorum ve duyduğum mutluluk bana kaygıyla karışık bir utanç veriyor !
- Yirmi beş yıllık öğretim üyesi Profesör Olcayto Fişek sınıfa girdiğinde, mesleğe ilk başladığı günkü inançlarının hiç değişmediğini fark etti: Öğrencilerinin hepsi geri zekâlıydı. Örneğin şu en ön sırada oturan kıvırcık uzun saçlı, suratındaki o her daim memnun ifadeyle angutluğunu taçlandıran çam yarmasına kim klinik psikoloji master öğrencisi diyebilirdi ki? Ya da en arkada walkman dinleyerek uyuklamakta olan sıska, sivilceli, sözüm ona çiçek çocuğa. Çiçekten çok sıçılmış bol soğanlı kapuskaya benziyor, diye düşündü Profesör Fişek.
- Gece hepimizi korkularımıza, acılarımıza daha bir yakınlaştırır. O dalgacı Cemalettin ile Kansız'ın bile nelere taktığını duymak beni her seferinde şaşkınlığa uğratır. İnsanın her şeye rağmen neden bir diğerinin yakınlığına ihtiyaç duyduğunu en iyi böyle zamanlarda anlarım.
- Ağlamanın bir kadın için her daim ulaşılmaya çalışır bir ruh durumu olduğuna inancım tamdı. Havaya atılan bir cismin yere düşme eğilimi gibi bir şeydi bu.
- "Koray beni herhangi bir kadını sever gibi sevdi, oysa Erkin bana aşıktı. Anladın mı? Bana. Onun aşkı gerçekti. Öyle kalması için ona hayır demeliydim." "Ama neden?" "Çünkü gerçek, hayal kırıklığıdır."
- İnsanların ruhunu çürümeye mahkum etmek, onları içki şişelerinde, hayal dünyalarında teselli aramaya itmek çok daha büyük bir suçtu ve bunu yapanların ikiyüzlülüklerini, sığlıklarını suratlarına çalmak istiyordum.