- Evet. Utanarak kabul ediyorum ki, bunu bir yerde okudum. Ama ne fark eder? Bütün şiirler, romanlar senin için yazılmadı mı zaten? Bütün şarkılar senin için söylenmedi mi? Masumların kanı senin için akmadı mı? Ruhum hep seni aradı benim Sanem. Hep seni arar. Milyonlarca yıl geçsin, sistemler çöksün, güneşler patlasın benim ruhum seni arar. Ve biliyor musun Sanem, bulur da. Şimdi bulduğu gibi bulur.
- Bir minibüs dolusu mahvolmuş hayat, karizmatik kaptan Mutullah Akçabey yönetiminde, saatte ortalama yetmiş kilometre hızla kendilerini gelen evrak giden evrak arası biraz daha tüketecekleri işkencehaneye doğru ilerlerken, bir gece önce şatosunda düzenlediği kokain ve seks partisinin düşlerine dalmış Sean Connery'nin kıçında pireler uçuşuyordu.
- toprak yolun bittiği noktada,önümde sarı bir deniz uzanıyor.dizlerimin üzerine çöküp sudaki aksime bakıyorum.bu yüz,benim yüzüm.bu gözler,benim gözlerim.ellerim,benim ellerim...hep kendim kalacağımı idrak ediyorum o zaman.tanrım,bu nasıl bir lanet?derimi yırtmak,gözlerimi oymak,dişlerimi sökmek bir işe yaramaz.kendime mahkumum.ağlasam,gözyaşlarım benim gözyaşlarım.ben cehennemde değilim,cehennem benim içimde..
- Bazen de saygıdeğer abilerim ablalarım, dünyası yerle bir olur insanın. Hayat, fazla kafa yormadan idare etmeyi sağlayan bütün anlamlarını yitiriverir. En akıllıca saydığınız fikirlerinizin saçmalığını, en içten duygularınızın yapmacıklığını kavrarsınız. Aslında hiçbir konuda fikriniz bulunmadığını, aslında hiç kimseye karşı bir şey hissetmediğinizi ve tüm evrenin de size karşı aynı gaddarca kayıtsızlık içinde olduğunu. Hep gözünüzün önünde durduğu halde o güne dek her nasılsa yok saymayı başardığınız bu gerçeği fark ettiğiniz anda ilahi işleyişi de çözmek üzeresiniz demektir.
- Çünkü duygularımızı canlı kılmanın yegane yolu devinimdir. Durağanlık dimağ gücü verirken insanı hissizleştirir.
- Yirmi beş yıllık öğretim üyesi Profesör Olcayto Fişek sınıfa girdiğinde, mesleğe ilk başladığı günkü inançlarının hiç değişmediğini fark etti: Öğrencilerinin hepsi gerizekalıydı.
- Ağlamanın bir kadın için her daim ulaşılmaya çalışılır bir ruh durumu olduğuna inancım tamdı. Havaya atılan bir cismin yere düşme eğilimi gibi bir şeydi bu.
- Ve ben artık mutsuz bir adamım. Günler, haftalar, aylar akıp giderken, ben yaşamıyor da daha ziyade vakit geçiriyorum. Ortalık karardıktan sonra pencereden yıldızları izliyorum. Umut etmiyorum, kızmıyorum, üzülmüyorum. Sadece hatırlıyorum. Kainat türlü biçimlerde kandırmaya çalışıyor beni. Bulutlar ilerliyor, bir ayyaş nara atıyor, bir araba acı acı klakson çalıyor, daldan bir yaprak düşüyor. Orada öyle sabit dururken her şey beni kimsenin umrunda olmadığıma, unutmayışımın bir anlam taşımadığına inandırmak için yarışa giriyor. Sabırla bekliyorum ki, bütün kozlarını oynasınlar. Ne olursa olsun duruyor duruyor duruyorum. Gece bir kez daha aşkım karşısında mağlup dağılırken, kuytu bir köşeden fırlayıveren bir kedi gülümsetiyor beni. Nihayet gölgelerin arasında bir sigara yakıyorum. İşte o an biliyorum ki, roller değişmiş ve şimdi yıldızlar beni izlemeye başlamıştır. Gidip yatağıma giriyor, başucumda duran küçük prens biblosuna bakıyorum. Senden bana kalan her şey gibi kırık, ama asla atamayacağımı biliyorum.
- Neden bütün manyaklar kendinden bu kadar emin konuşurdu acaba ?
- Ben atıp tutmayı sürdürürken, Sevilay usulca avcumun alt kısmındaki yara izine dokundu.
-- "Nedir bu?"
-- "Cam kesiği" dedim. "Anneme çok sinirlendiğim bir gün evdeki kapılardan birinin camına yumruk atmıştım. o zamandan kaldı bu iz."
-- "Benim de var bir yara izim" diyerek sol bileğini gösterdi Sevilay. Kocaman, yuvarlak bir leke vardı atardamarının üzerinde. "Erkek arkadaşımla atışıyorduk biz de. O bağırıp çağırıyor, ben de susmasını söylüyordum. Hiç tınmıyor, aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu. Ben de sonunda elimdeki sigarayı bileğime bastım."
-- "Kendini öldürmek için mi yaptın bunu?"
-- "Hayır hayır" dedi Sevilay. "Konuyu değiştirmek için yaptım." Gülerek bana baktı sonra. "Bazı konular zor değişiyor."
Hayranlıkla baktım ona.
-- "Ne kadar güzelsin Sevilay. Ne kadar doğrusun... Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. İlk önce bunu yaparlar. Sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim demek için. Çünkü en çok sevdiklerin yaralar seni." Gözlerim yaşlarla dolmuştu. "Neden Sanem bana hiç yara izlerini göstermedi Sevilay?"