- ''Günler o kadar zor, siyaset o kadar çirkefleşti ki, bu hayat, her an içimizdeki şairi öldürebilir.''
- Zalimin en büyük başarısı, zulüm ettiklerini kendime benzetmesidir.
- Eğer kendimizi bağışlama kabiliyetimiz olmasaydı, varlığımızı sürdüremezdik.
- Sensizliğin, sürekli seni hatırlatmasından bahsediyorum.
- Evet, senden ayrıldıktan sonra o keder beni hiç terk etmedi. Kendi yarasına âşık bir mazoşist gibi gittiğim her yere taşıdım hasretini. O milletler kapışmasında, o siyaset hengamesinde vatan allak bullak olurken, aynamın kenarında, arada bir gözüme ilişen bir kartpostal değildin sen. İçten içe sızlayan bir kalp ağrısıydın ki, sadece o debdebeli günleri değil, bütün bir ömrü benimle birlikte yaşayacaktın. Hiç mübalağa etmiyorum, ikinci bir zihin gibiydin kafatasımın içinde, ikinci yürek gibiydin göğüs kafesimde. Hatıralardan bahsetmiyorum; şimdiki gibi o gün de, ne yaptığın, kiminle olduğun büyük meraktı benim için, büyük kaygı, büyük kıskançlık. Paris'te ne yapıyordun? Bensiz okuduğun kitaplar, izlediğin piyesler, gezdiğin sokaklar her biri ayrı bir ızdırap vesilesiydi.
- ''Hayat çok acımasız Şehsuvar, bunun için sanatı icat etmiş insan. Ve biz şanslıyız, çünkü yazabiliyoruz. Hayat üzerimize geldiğinde, günler katlanılmaz olduğunda, sığınabileceğimiz edebiyat adında şahane bir liman var. Üstelik yazacaklarımız sadece kendimiz için değil, başkaları için de sığınak olabilir, onlara yeniden yaşama sevinci verebilir. Anlıyor musun, başka türlü çekilmez bu hayat.''
- Ama annem yanılıyordu, o zaman değil, asıl şimdi yaşlanmıştım, onu kaybedince, onu tükenmiş, incecik bedenini şu toprağın altına gömünce. Evet, o zaman yaşlanmıştım işte. Çünkü anneler ölmeden çocuklar büyümezdi.
- Büyük devletlerin çöküşü korkunç neticeler doğurur.
- Ormanda kurt ölünce, çakallar birbirini parçalarmış.
- ''Ne kadar acı. Aynı cemiyetin üyesiyiz, hepimiz aynı dava için dövüşüyoruz ama sanki hâlâ hürriyetten yoksunmuşuz gibi fikirlerimizi söylemekten çekiniyoruz. Kardeşlikten, eşitlikten, adaletten söz etmiyorum bile''