- -Güzel bir şeye bakınca ağlar mı insan?
"Ağlarmış demek ki" dedim. "Buna güzellik mi diyeceğiz, başka bir şey mi bilmiyorum ama bu kadarı insan yüreğine ağır geliyor, kaldıramıyorsun. Ona bakarken Mevlana'nın sizeleri gelmişti aklıma: 'No aşka ilahi diyemem korkarım / İnsani diyemem utanırım. ' " - Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk adet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini.Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir. Ama değişim yaşar. Hayat o kızı sürekli değiştirir ve bu değişimlerin hiç şaşmayan bir aktörü vardır:Bir erkek.
- Her iktidar öldürür! Kimi daha az, kimi daha çok.
- Bir gün cahil hocanın biri kalabalığa sözüm ona Hazreti Yusuf'u sormuş:
"O hangi evliyaydı ki bacıları onu bir göle attı da anası gelip kurtardı?"
Bilge bir adam,
"Hangi yanlışını düzelteyim birader!" demiş. "Bir kere evliya değil peygamber, bacıları değil erkek kardeşleri, göle değil kuyuya attılar, anası değil babası kurtardı." - Öğrencilik yıllarımızdaki edebiyat dersleri, ne yazık ki öğrenciyi edebiyattan soğutmak için elinden geleni yapan bir tavra bürünmüştü. Divan edebiyatından iki dize alıp oradaki "sanatları" açıklamak, aruz vezinlerini ezberlemek vs. gibi genç bir öğrencinin içini bayacak derslerdi bunlar. Oysa, o yaştaki çocuklara kitap okumayı sevdirecek ne programlar uygulanabilirdi. Ama yapmadılar, hala da bu tutum devam ediyor herhalde.
- Edebiyatın öldürülüşü, saflıktan, aymazlıktan ya da sadece züppelikten gelmiyor. Edebiyat bilinçli olarak öldürülüyor. Çünkü "önce söz vardı" kuralı gereği söz sanatları, kitleleri düşündüren harekete geçiren ya da isyan ateşini körükleyen en köklü sanat. Tanrı bile insanlara kitaplar yoluyla seslendi. Darwin, Marx, Freud, Einstein dünyayı kitaplarla değiştirdi. Bu yüzden gerçek edebiyat "kapitalist diktatörlük" için tehlikeli bir tür. Sadece tüketici olarak gördükleri bireyler düşünmesin, soru sormasın, ayaklarına blue jean geçirip kafalarına jöle sürerek mutlu olsun istiyorlar. Kitapların yaydıkları hümanist fikirlerden hiç hoşlanmadıkları için edebiyatı, varlıklı ve züppe entelektüeller arasında oynanan içi boş bir oyuna çeviriyorlar. Hitler'in kitap yakması kadar vahim bir gelişme bu.
- Bırak hayat bir nehir gibi aksın; olumlu düşünki her şey olumlu olsun; dünyadaki kötülüklerin kaynağı olumsuz düşünmektir.
- Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak.Kimi insanın yüreği karanlık kimin ki aydınlıktır.Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülüklerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama...
- Diyorum ki, savaş kararı alacak olan liderin, mesela George Bush'un,bu kararı almak için bir çocuğu elleriyle öldürmesi şartı konsa. Nasıl olsa binlerce çocuğun idam kararını imzalıyor, bunu yapmak için tek bir çocuğun canını almsı gerekse iyi olmaz mı? Çünkükendileri sıcak ofislerinde bir imza atıyor, bir damla kan bile görmeden yaşıyorlar.Ama bombardımanlarda yüz binlerce çocuk ve kadın ölüyor. Başkanın suçu yok, emir kulu pilotun suçu yok, o zaman suç kimde? Bu insanları basılan bir düğme mi öldürüyor?
- "Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"
"Peki, sen ne görüyorsun bakalım?"
"İnsan, sadece insan. Seven, acı ceken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan."