- Hiçbir kap onun ruhuna göre değildi; her sözü dar ve az buluyordu.
- En güzel yüze bir iskelet ifadesi vermek için iki gecelik bir uykusuzluk, bir sevgiyi bir alışverişe çevirmek için bir kaç paket iskambil kağıdı, en zarif bir adamı bir dilenciye döndürmek için üç yüz elli liralık bir borç kafiydi.
- Dünyada eş yüzler olduğu gibi, eş ruhlarda vardır. Bunlar diğer ruhların kalabalığı arasında mütemadiyen birbirini ararlar, yaştan münezzeh oldukları için yılların açtığı mesafe buluşmalarına mani değildir.
- ... bencil, iğrenç olduğu kadar bedbahttır da. Onun en büyük düşmanı ne ahlâkî ve vatanî prensipler, ne insanlık ve cemiyet görenekleridir. Onun düşmanı doğrudan doğruya hayatın kanuniyetleridir. Bu kanunlarla çarpışıyor. Şu halde yenilmesi muhakkaktır.
- Eğer, kendi emeklerimize, kendi ideallerimize göre yaşamak imkanını bulamadıksa bari kendi ölümümüzle ölelim. Ne doğduğumuz yeri, ne sevdiğimiz kimseleri, ne yüzümüzü, ne kalbimizi kendimiz seçebildik. Fakat ölümün her türlüsünü seçmek bizim elimizdedir.
- "Ne bu zırhlılardan, ne bu ordudan, ne sokak başlarındaki bu makineli tüfeklerden korkuyorum. Beni, korkutan şey , kendi aramızdaki anlaşmazlıklar,kendi aramızdaki nifaklardır. Bizi asıl bu mahvedecek."
- İnsanlar, her şeyden ziyade karıncalara benziyorlar. Ekonomi ve çalışma melekesi,her yaratıktan fazla bu iki cinste kendini gösteriyor. Ve bu duygu, bir çeşit yarını görme, yarını düşünme kudretiyle birleşerek onları alelade hayvanlığın üstüne çıkarıyor.
- Kadına inanmaktansa, onu aldatmayı daha tatlı bulurum. zira sevildiğini hisseden kadın kadar çekilmez bir şey yoktur. Kadının gerçekte, namert ve kancık olan tabiatı, öyle bir safhada, adete öldürücü bir mahiyet alır. Yabani kedilikten, zehirli yılanlığa geçer ve gitgide, hayalimizin ölçemeyeceği kadar derin, nihayetsiz ve tuzlu kötülük denizinde, gülerek çırılçıplak yüzmeye başlar.
- Biliyordum ki, toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan cinsi bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir; biliyordum ki, insan hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve en az sevimli olanıdır.
- Geceleri sabahlara kadar okumayayım da ne yapayım? Ben, el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerim. Çünkü, bu ömrümün bütün hazin sergüzeştini ve yaşadığım anın ağır sıkıntısını unuttuğum tek saattir. O vakit, bu çıplak ve yalçın oda, gerçek dünyadan daha geniş, daha ferahlı bir âlemin munis, sevimli ve her biri sihir ve füsunla yoğrulmuş mahlûkları ile dolmağa başlar...