- Ölüm belki cismani hazların en büyüğüdür.
- "Bir sürü hayvanı olan insan, sürüsünden ayrı düşünce zavallı, müstarıp, avare bir yaratık oluyor. Bunu, sürüye dönmekten başka avutacak bir şey yoktur."
- "Bize, gene yalnız yol göründü. Bu defteri Emine'ye teslim edip tek başıma, yarı aç, yarı çıplak ve böğrümden kanım sızarak bitmez tükenmez uzaklara doğru yürüyeceğim."
- "Subay, defterin yapraklarını yavaş yavaş çevirmeye başlayacaktır. Bu merak defterin son yapraklarına doğru derin bir heyecan halini alacaktır. Ondan ricam şudur ki, burada bana bir yabancı muamelesi ettikleri, beni kendilerinden sanmayıp daima manevi bir ezaya mahkum kıldıkları için köylülere bir öfke bağlamasın. Bunların hiçbiri ne yaptığını bilmiyor. Eğer bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat benimdir. Kabahat, ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş; senindir... Sen ve ben onları, yüzyıllardan beri bu yalçın tabiatın göbeğinde, herkesten her şeyden ve her türlü yaşamak zevkinden yoksun bir avuç kazazade halinde bırakmışız. Açlık, hastalık ve kimsesizlik bunların etrafını çevirmiştir. Ve cehalet denilen zifiri karanlık içinde, ruhları, her yanından örülü bir zindanda gibi mahpus kalmıştır."
- Çünkü her hayatın kendine göre bir başlayışı,bir bitişi vardır. Bunu değiştirmek kimsenin elinde değildir, ve olmamalıdır.Hayat bölünmez bir şeydir. Onun belirli ve mukadder mimarisini değiştirebilir miyiz? Değiştirmek elimizde midir? Ve değiştirirsek güzel iyi bir iş olur mu?
- Sanki kendi kendimi seyreden kendi için oynayan sessiz bir aktördüm. Bir tragedya aktörüydüm. Şimdi son perdeyi oynayacağım sırada birdenbire rolümü değiştirip bir başka adam mı olayım?
- Millet denilen şey Naim Efendi gibi müstehaselerle, Senihalar ve Faik Beyler gibi sefil iştahlı insanlardan mürekkep bir varlık değildi. Bunlar milletin çürüyen ve dökülen tarafıydı. Ve havaya kalkan sekiz yüz bin kılıç, işte, bu kangren olmuş uzvu kesip atmak içindi.
- ...Lakin, Türkiye'nin münevver (aydın) sınıfı, hakikaten bu cemiyetin kaynağı mıdır? Eğer öyle ise, bu Salih Ağalardan, bu Bekir Çavuşlardan, bu İsmaillerden, bu Zeynep Kadınlardan bende bir şey bulunması lazım gelmez miydi? Halbuki ben burada hayvanlara insanlardan daha yakınım.
- "Bizim düşmanımız yalnız Avrupa değil, bunlar da...Bir gün bunlarla da çarpışmak lazım gelecek..."
- "Bir Anadolu köylüsünün yüzüne hiç dikkatle baktığınız oldu mu? Bir Anadolu köylüsü diyorum;kadın olsun, erkek olsun, çocuk olsun, hepsinde öyle bir ifade görürsünüz ki bütün saffetine, sadeliğine, hatta basitliğine, iptidailiğine rağmen, vekarı, olgunluğu, derin ve ıstıraplı çizgileriyle sizi korkutur." "Buraya gelirken yolda, dağ başında bir oduncu çocuğa rasgeldim. On yaşında var mıydı, yok muydu, bilmem. Fakat, gözlerinin içine baktığım zaman öyle ufaldım ki başımı önüme eğmeye mecbur oldum. Çocuk o kadar büyük bir hayat tecrübesiyle yüklü ve o kadar içten gelen bir irfan ile kavruktu ki, bunun karşısında bütün bildiğim ve öğrendiğim şeylerin hiçliğini anladım."