- Kuşku diye bir şey yoksa yaşamda doğruları nasıl bulacağız?
- Kendimizi eleştirme gücümüz körelirse neyimiz kalır?
- Dünyaya bir daha ki gelişimizde düşünürüz! O zaman da at mı, it mi, kertenkele mi, ne olacağız kim bilir? Belki de cansız taş! En iyisi doğaya karışmak, bir kaya olmak açık deniz kıyısında!
- "İnsan içinde bulunduğu ortama göre insandır. Koşullar bu! Ne yapalım... Seviyorum seni."
- Ne suçun var senin?... Ağlayıp zırlayan bir çocuğa isteklerinden vazgeçsin diye verilen bir elma şekeri kadar suçsuzsun.
- Halkın gözü ne vakit açılacak? dedi. Bu kez yine baktım da halk öylesine uykuda ki... Çıkın Anadolu'ya umutsuzluk çöküyor içinize...
- İşler" anridemotratik- bürokratik santralizm"e dönüştürülmüş, merkezin başına da uyanıkların tapıp taptırdığı birisi yerleştirilmişse, düşündüklerini açıkyüreklilikle söyleyecek "enayi!"lerin sürgünü, kampı, cezaevini celladı boyladığı bir ortam oluşur ki, öyle bir toplumda özverili gerçek devrimcilerin gözü kara atılımları durumu daha da ağırlaştırır. Dalkavukların, ikiyüzlülerin, sahtekarların egemen olduğu böyle bir toplum, bilim, teknoloji, üretim kalitesi açısından geri kalmaya yazgılıdır.
- Bizi kör etmek için önce belleğimizi kararttılar. Toprağı kazıp eşeleyen köstebekler olalım, kör karanlıkta sürünüp duralım diye. Ne var ne yok, sayıp ortaya dökmemiz gerek. Toplumca asıldık işte; unutturulan tüm geçmişimiz, gözlerimizin önünde şerit gibi akıp gitmeli!
- Çocukluğumdan unutamadığım anılardan biri de, mahallemizin, özellikle geceleri sık sık basılıp kimi evlerin aranmasıydı. Eşkıya Kürt Kerim'i yakalamaya çalışıyordu polis. Yukarı, aşağı diye ikiye ayrılmıştı bizim mahalle. Kürt mahallesi de denirdi yukarı mahalleye. Çok eskilerde yerleştirilmiş, sütçülük, Kürt Irmağı yöresindeki Gerçeme'de bostancılık yapan, tütün, tahıl üreten Kürtlerdi. Bunlardandı eşkıya Kürt Kerim. Mahallenin ünlü varsıl iki tefecisinden, kentte büyük bir kıraathane de işleten biri, sevdiği kadını elinden almış bunun; böyle çıkmış eşkıyalığa. Davul gibi gergin göbeğinin üstüne uzanmış altın köstekli, altın dişli, ensesi kat kat, yukarıdan sırıtkan bakışlı iri yarı, tam bir tefeci karikatürü görünümündeki tefeciyi sonraları çok gördüm. Halkın Kürt Kerim'e sevgisi tefeci varsıllara duyduğu nefretten olmalıydı. Mahalleye girip çıktığı bilinen Kerim'i kimse ele vermedi; mahallede yakalayamadılar. Sonunda, dağda uyurken bir çoban baltayla parçalamış kafasını, dediler. Hükümet önünde cesedini halka gösterip fotoğraflarını dağıttılar. Onun yeğeni Kürt Mecit'in de, askerliğini yaparken atış kazasında öldüğü bildirildi! "Eğitim zayiatı"na girdi askerlikte! VEDAT TÜRKALİ - KOMÜNİST