- Yeterince, hatta kıtı kıtına yetecek kadar yiyecek olduğu zaman paylaşmak kolaydı. Ya olmadığı zaman? O zaman güç devreye giriyordu; güçlü olan haklı oluyordu; güç, onun aygıtı şiddet ve en büyük müttefiki, görmezden gelen göz.
- Her birimiz her şeyi, Ölü Krallar'ın mezarlarında yığılmış her türlü zenginliği hak ediyoruz, aynı zamanda hiçbirimiz hiçbir şeyi hak etmiyoruz, açken bir dilim ekmeği bile hak etmiyoruz. Başkası açken biz yemedik mi? Bizi bunun için cezalandıracak mısınız? Diğerleri yerken aç kalma erdemini gösterdik diye bizi ödüllendirecek misiniz? Hiç kimse cezayı kazanmaz, ödülü de. Aklınızı hak etmek, kazanmak gibi fikirlerden arındırın, ancak o zaman düşünebileceksiniz.
- Neden insanlar sporda ya da politikada başarı kazanmış birini kahraman ilan ederken, düşünmeyi iyi beceren birini hor görüp ona öfke duyuyorlardı? Ancak, düşüncelerini doğrudan doğruya para veya güce çevirdikleri takdirde insanların nazarında bir kahraman oluyorlardı.
- Takdir görmek dehanın kamçısıdır.
- Bense ruhsal acıdan söz ediyorum! İnsanların yeteneklerinin, çalışmalarının, yaşamlarının boşa gittiğini görmelerinden. Akıllıların aptallara boyun eğmelerinden. Güçlülük ve cesaretin kıskançlık, güç hırsı ve değişme korkusu tarafından boğulduğunu görmelerinden. Değişme özgürlüktür, değişme yaşamdır. Ama artık hiç bir şey değişmiyor! Toplumumuz hasta. Biliyorsun. Sen de onun hastalığını yaşıyorsun. Onun intihara sürükleyen hastalığı.
- Güzel kızdı, ama ben hemen hemen bütün kızların güzel olduğunu düşünürüm, onun için bu konuda karar vermek bana düşmez. Başkalarına göre güzel bir kız sayılmazdı, tıknaz yapılı, asık suratlı biriydi; bana sorarsanız güzeldi, ama farkına varmazdınız, o sizi farketmediği için güzelliğinin farkına varmazdınız. Gelin görün ki, bu kez ben fark etmiştim, çünkü o da beni fark etmişti.