- Takver devam etti "değişik olmayı o kadar istiyordum ki. Nedendi acaba?" "yirmili yaş dolaylarında öyle bir an vardır ki, " dedi Bedap," yaşamanın geri kalan kısmı boyunca ya herkes gibi olmayı, ya da farklılıklarını erdeme dönüştürmeyi seçmen gerekir. "
- Takver: "Küçük çocuklar metin oluyorlar. Kafalarını çarpınca ağlıyorlar ama büyük şeyleri olduğu gibi kabul ediyorlar, birçok yetişkin gibi sızlanıp durmuyorlar."
- "Krala hizmet ettiğimden emin değilim" dedi Kral'ın başbakanı. "Ya da böyle bir niyetim olduğundan. Kimsenin hizmetçisi değilim. İnsan kendi gölgesini taşımalı..."
- "Söylesenize, Genri, nedir bilinen? Kesin, tahmin edilen, kaçınılmaz olan sizin ve benim geleceğimize dair bildiğimiz tek kesin şey nedir?" "İkimizin de öleceğimiz." "Evet, işte, cevabı olan tek bir soru var, Genri ve o yanıtı da zaten biliyoruz. Hayatı mümkün kılan şey sürekli, dayanılmaz belirsizliktir, yani bir sonra ne olacağını bilememek."
- Soru şuydu: 'Ne zaman öleceğim?'
- Hiçbir şey sağlam kalmaz, hiçbir şey (bir ukalanın zihniyeti hariç) tastamam ve kesin değildir. Kusursuzluk, Varlığın en derinde yatan gizemli niteliğinin, o kaçınılmaz, marjinal kesinsizliğin inkârıdır sadece.
- "... kendinden başka hiç kimsenin var olduğuna tam olarak inanamıyor, bu yüzden de onlara yardım ederek var olduklarını kanıtlamak istiyordu."
- "Her şeyin illa da bir amacı olacak diye bir şey yok, sanki evren bir makineymiş de her parçasının faydalı bir işlevi varmış gibi konuşuyorsunuz siz de. Madem öyle, bir galaksinin işlevi nedir? Hayatımızın bir amacı olup olmadığını bilmiyorum, bunun bir önemi olduğunu da sanmıyorum açıkçası. Asıl önemli olan bütünün içinde bir parça olmamız. Bir kumaşın içindeki iplik ya da kırdaki bir ot sapı gibi. O nasıl öylece varsa, biz de öylece varız. Bizim yaptıklarımız, çimenleri yalayıp geçen rüzgara benziyor."
- "Bunu anlamıyorum. Sözcüklerle de ifade edemem. Her şey rüya görür. Şeklin, varlığın oyunları, maddenin rüya görmesidir. Kayalar kendi rüyalarını görür ve yeryüzü değişir..."
- Ölmek, kendini yitirmek ve diğerlerine katılmaktır. O ise kendini kurtarmış, diğerlerini yitirmişti.