- iyi bir sorgucunun ilk görevi, önce kendisine içtenlikli gibi görünenlerden kuşkulanmaktır...
- ...kötülüğün nerede yattığını ve nasıl göründüğünü bilmeliyim; bir gün onu tanıyabilmek ve başkalarına da onu tanımayı öğretebilmek için.
- ...sevgi her şeyden daha çok işler ruha.Yüreği böylesine kaplayan, böylesine bağlayan hiçbir şey yoktur. Bu nedenle onu yöneten silahlar olmayınca, ruh, derin bir uçuruma atılırcasına sevgiye atılır...
- Mantığın evrensel bir silah olduğuna inanmıştım her zaman; şimdiyse mantığın geçerliliğinin onun nasıl kullanıldığına bağlı olduğunun bilincine varıyordum.Öte yandan, üstadımla birlikte olduğumdan beri farkına varmıştım ki ( sonraki günlerde daha da iyi anladım bunu ), mantık önce içine girmek, sonra da dışına çıkmak koşuluyla birçok şeye yarayabilirdi.
- İnsanoğlunun çoğu kez çarpık olan usunun dokunmadığı doğanın görünümü ne güzeldi.
- O zamana dek,her kitabın nesnelerden söz ettiğini sanırdım; kitapların dışında kalan insancıl ya da kutsal nesnelerden.Şimdi,kitapların oldukça sık başka kitaplardan söz ettiklerini ya da sanki kendi aralarında konuştuklarını farkediyorum.
- Kitabın iyiliği okunmasıdır.Bir kitap imlerden oluşur,bu imler başka imlerden söz eder;onlar da nesnelerden söz ederler.Onu okuyan gözler olmazsa,bir kitap kavramlar üretmeyen imler taşır;bu nedenle de dilsizdir.
- Şimdi hangimiz, çoktan toprak olmuş bir kadının güzelliği uğruna savaşmış olan Achilles'in mi, Hector'un mu, Agamemnon'un mu yoksa Priam'ın mı haklı olduğunu söyleyebiliriz ?
- UMBERTO ECO, Filozof, PhD, Prof, Tarih-Felsefe, Bologna Uni. ITA-1997; ENG-2001, TR-2011, Can Yayın, Çeviri: Kemal Atakay, 104 sf.
http://www.kitabinomurgasi.com/2012/12/umberto-eco-bes-ahlak-yazisi.html
-ENTELEKTÜELLİK DÜRÜSTLÜK, gerçeğin inanılan şeklinin eleştirel olarak, hem de bağlılık ve yoldaşlık dinlemeyecek şekilde, doğrucu Davut misali, ortaya konmasıdır.
-Artık SAVAŞ, çok uluslu kapitalizmin doğası gereği, savaşan cephelerde kalamaz; herkesin cephe gerisi düşmanları ve ortakları vardır. Bilgi teknolojisi hiçbir diktatörün kısıtlayamayacağı boyutta şeffaflığa zorlar. İktidarlar tek merkezli ve tek uluslu değildir; savaş, silah tüccarlarına kar sağlarken, turizm ve ithalat/ihracat sektöründekilerin çoğuna zarar verir.
Ensestin açmazlarını anlamamız ve tabu ilan etmemiz için binlerce yılın geçmesi gerekmiştir; savaşın zararlarını anlamak için bu kadar zamanımız yoktur ve bir an önce tabu ilan edilmelidir. Başka bir çıkar olmadığı görülse bile, savaşın tabu olduğunu söylemek, entelektüel dürüstlüktür. Savaşa taraf olmak, insanlığı daha da alçaklığa çekmektir.
-FAŞİZM, gelenekçi, modernizm ve din karşıtı, entelektüellik ve eleştiriden hazzetmeyen, farklı olana duyulan doğal korkuyu kullanan, ırkçı, düş kırıklığındaki ortasınıflara hitabeden, barışı sevmeyen, sürekli eylemi kutsayan, hiyerarşik yapısından dolayı alttakini hor görmeye dayalı, kitlesel seçkinci, ölümle taçlanan kahramanlık kültürüne sahip, kadını küçümseyen ve bekârlığa/homoseksüelliğe varabilen düzeyde maço tavırlı, birey hakkını küçümseyen, teatral bir lider sözcülüğünde somutlanan, parlamentoyu gereksiz bulan bir ideolojidir.
Günümüzde, faşist ideolojinin TV-internet üzerinde açıkça gösterilmeyen yüzüne dikkat etmeliyiz. Çok az kelimeli, basit gramerli Orwell tarzında dil kullanan faşistler, sivil giysileri içerisinde, demokrasi ve refah toplumunun işlememesi halinde doğacak fırsattan yararlanıp, bilinen giysilerini giymeye hazır şekilde beklemektedirler.
-Bizi tanımlayan ve biçimlendiren, ÖTEKİ'dir, BAŞKALARI'dır. Başkaları olmasa, yani ormana bırakılan bebek olsak, insanlaşamayız. Herkes bize yokmuşuz gibi davransa, çıldırır veya ölürüz.
-Hoşgörüsüzlüğe, başkalarını kabule yönelik, çok küçük yaşlardan başlayan ve sürekli devam eden bir eğitim gereklidir. Avrupa önümüzdeki dönemde bunu gerçekleştirip, ÇOK IRKLI-ÇOK RENKLİ BİR TOPLUM OLMAK ZORUNDADIR. Bu, hoşa gitmese ve çatışmalara neden olsa da gerçekleşecektir. - UMBERTO ECO, Filozof, PhD, Prof, Bologna Uni, TR-2012, Can Yayın, Çeviri: Kemal Atakay, 256 sf.
http://www.kitabinomurgasi.com/2012/12/umberto-eco-gunluk-yasamdan-sanata.html
-ROMA İmparatorluğu'nun çökme nedenleri, Helenizm ve Tanrı Mitra inancına kapısını açması, Hıristiyanlığın gelişmesi, yeni kabilelerin göçlerinin kabulü ve vatandaşlaştırılmasıdır. Askerler Mitra'ya, köleler ise Hıristiyanlığa inanmakta, Klasik Romalı ve onun pagan inanışları ortadan kalmaktaydı.
-Bugün BATI'DA ROMA'NIN YIKILMASINDAN ÖNCEKİ HALE BENZER DURUMLAR MEVCUTTUR: Klasik Batılı liberal/ entelektüel yok olmakta, Rönesans'ın öncüsü püriten protestan artık eş değiştirmekte ve aileyi yok etmekte, teknoloji kurum ve kavramları yıkmakta ve toplumsal yapı odakları kaybolmaktadır.
-Kapitalist sistem için alternatifler üretebilecek ÜNİVERSİTELER ZAYIFLATILMAKTA; AŞIRI KALABALIK, AŞIRI BAĞLANTILILIK ve AŞIRI ETKİNLİK TALEBİ, sistemin ÇÖKÜŞÜNÜ yaklaştırmaktadır.
-"Kavramsal-Sosyal kuramcılar" ile "elektrotekniğin global köy tezcileri" arasındaki karşıtlık artmaktadır.
-SANAT ile ZENAAT arasındaki ayrımın silindiği, sanatsal ESER ile üretilen NESNE farkının gözetilmediği ORTAÇAĞA YAKIN bir pozisyondayız. Ortaçağ sanatında da olmayan SİSTEMATİKLİK, bugünün sanatında da ÜST ÜSTE YIĞMA, YAN YANA KOYMA şeklinde kendini göstermektedir:
Başkan JOHNSON'un KENDİSİ İÇİN yaptırdığı ANIT-KABİR ve kendi günlük eşyalarını da bulunduran İÇİNDEKİLER, Amerikan beğenisinin ve günün anlayışının en iyi belgelerindendir.
-ABD'de hayat, OYUN/YANILSAMA, MÜZE/TEŞHİR BARAKASI ve GERÇEK/TAKLİT geçişkenliklerinde yaşar ve herşey EN İYİSİ ve DAHA FAZLASI (non plus ultra; more to come; more and more) üzerine kuruludur.
-ABD'de Manhattan'ın Kızılderililerce Flemenklere satış sözleşmesinin ORİJİNAL metni diye İngilizce sözleşme (Flemenkçe değil) müzede sergilenmekte ve bunun da kopyaları (?) çıkışta herkese satılmaktadır.
-ABD müzelerinde GERÇEK/SANAL ve DÜN/BUGÜN fark etmeksizin, Mozart ile Tom Sawyer, Beethoven ile Alice yan yana sergilenmektedir. Hatta Michelangelo'nun Davud heykelinin siyah saçlı hali ve Louvre Müzesi'nin kolsuz Milo Venüsü'nün kollu şekli bile mevcuttur.
-ROMA, HELEN kültürünü yıkmak için elinden geleni yaptıktan sonra, bilinç ötesindeki vicdan azabının etkisiyle, o kültürün TAKLİTLERİNİ üretip her yerde sergileyen bir köpekbalığı'dır. ABD bugün aynı şeyi AVRUPA için yapmaktadır.
-DİSNEYLAND, ABD'nin SİSTİNE ŞAPELİ'dir; TAKLİDİN, TÜKETİMİN, YOZLAŞMIŞ ÜTOPYANIN (distopya), SALDIRGANLIĞIN ve EDİLGİNLİĞİN mabedidir.
-OSCAR ve NOBEL talihsizliktir; klişe yaratırlar.
-ABD, "İYİ-SANAT-TARİH-MASAL" dörtlüsünün ete kemiğe bürünemediği için PLASTİĞE dönüşüp İKONLAŞTIĞI bir ülkedir.
-İKTİDAR, MİKROİKTİDARLARLA yaşar ve TAMİRLERİNİ gerçekleştirir. Bu mikroiktidarlar sürdükçe, gerçekleştirilecek saldırı onu yıkmaz, aksine güçlendirir ve sürdürücüsü haline gelir.
-Bir tişörtü tasarlayan, pazarlayan, reklamını yapan, alıp-giyen; hep birlikte İDEOLOJİYİ yaymakta ve KİTLE KÜLTÜRÜNÜ oluşturmaktadır.
-Günümüzde, öncelikle dinlemek-izlemek amacıyla değil, "TOPLUCA BİR AYİNE, RİTÜELE İŞTİRAK ETMEK" için gösterilere katılınmaktadır.
-Değişmezlikle hayatı izah etmeye çalışan ZENON ile herşeyin değiştiğinin ve hareketin savunucusu HERAKLITOS arasındaki zıtlık bilinir. Halk isyanı sırasında Zenon'un katılmakla kalmayıp isimleri ispiyonlamamak için dilini ısırarak koparması ile Heraklitos'un halkı küçümseyerek eylemlilikten uzak kalması, HAYATIN İRONİSİ'dir.