UMBERTO ECO, Filozof, PhD, Prof, Tarih-Felsefe, Bologna Uni. ITA-1997; ENG-2001, TR-2011, Can Yayın, Çeviri: Kemal Atakay, 104 sf.
http://www.kitabinomurgasi.com/2012/12/umberto-eco-bes-ahlak-yazisi.html
-ENTELEKTÜELLİK DÜRÜSTLÜK, gerçeğin inanılan şeklinin eleştirel olarak, hem de bağlılık ve yoldaşlık dinlemeyecek şekilde, doğrucu Davut misali, ortaya konmasıdır.
-Artık SAVAŞ, çok uluslu kapitalizmin doğası gereği, savaşan cephelerde kalamaz; herkesin cephe gerisi düşmanları ve ortakları vardır. Bilgi teknolojisi hiçbir diktatörün kısıtlayamayacağı boyutta şeffaflığa zorlar. İktidarlar tek merkezli ve tek uluslu değildir; savaş, silah tüccarlarına kar sağlarken, turizm ve ithalat/ihracat sektöründekilerin çoğuna zarar verir.
Ensestin açmazlarını anlamamız ve tabu ilan etmemiz için binlerce yılın geçmesi gerekmiştir; savaşın zararlarını anlamak için bu kadar zamanımız yoktur ve bir an önce tabu ilan edilmelidir. Başka bir çıkar olmadığı görülse bile, savaşın tabu olduğunu söylemek, entelektüel dürüstlüktür. Savaşa taraf olmak, insanlığı daha da alçaklığa çekmektir.
-FAŞİZM, gelenekçi, modernizm ve din karşıtı, entelektüellik ve eleştiriden hazzetmeyen, farklı olana duyulan doğal korkuyu kullanan, ırkçı, düş kırıklığındaki ortasınıflara hitabeden, barışı sevmeyen, sürekli eylemi kutsayan, hiyerarşik yapısından dolayı alttakini hor görmeye dayalı, kitlesel seçkinci, ölümle taçlanan kahramanlık kültürüne sahip, kadını küçümseyen ve bekârlığa/homoseksüelliğe varabilen düzeyde maço tavırlı, birey hakkını küçümseyen, teatral bir lider sözcülüğünde somutlanan, parlamentoyu gereksiz bulan bir ideolojidir.
Günümüzde, faşist ideolojinin TV-internet üzerinde açıkça gösterilmeyen yüzüne dikkat etmeliyiz. Çok az kelimeli, basit gramerli Orwell tarzında dil kullanan faşistler, sivil giysileri içerisinde, demokrasi ve refah toplumunun işlememesi halinde doğacak fırsattan yararlanıp, bilinen giysilerini giymeye hazır şekilde beklemektedirler.
-Bizi tanımlayan ve biçimlendiren, ÖTEKİ'dir, BAŞKALARI'dır. Başkaları olmasa, yani ormana bırakılan bebek olsak, insanlaşamayız. Herkes bize yokmuşuz gibi davransa, çıldırır veya ölürüz.
-Hoşgörüsüzlüğe, başkalarını kabule yönelik, çok küçük yaşlardan başlayan ve sürekli devam eden bir eğitim gereklidir. Avrupa önümüzdeki dönemde bunu gerçekleştirip, ÇOK IRKLI-ÇOK RENKLİ BİR TOPLUM OLMAK ZORUNDADIR. Bu, hoşa gitmese ve çatışmalara neden olsa da gerçekleşecektir.
Diğer Umberto Eco Sözleri ve Alıntıları
- ... Devlet bunların mallarına el koyuyor ve bunu mahalle papazlarının maaşlarını onlara layık biçimde ödemek için yapacağını söylüyor ama bu kurumların mal varlıklarını bir araya koyarsan kraliyetin verdiği çeklerin on hatta yüz katı eder ve hükümet bu paraları sıradan insanların işine yaramayacak halk okullarına ya da gettolara kaldırım taşı döşemeye kullanacak! Ve bütün bunlar 'özgür devlette özgür kilise' deyişiyle pazarlanacak ama burada görevini kötüye kullanma özgürlüğü sadece devlete tanınmış olacak. Gerçek özgürlük, insanın Tanrı'nın yasasına göre hareket edebilme özgürlüğü, cenneti ya da cehennemi hak edebilme özgürlüğüdür. Oysa şimdi özgürlük deyince en çok hoşuna giden inanç ve görüşü seçebilme özgürlüğü anlaşılıyor; zaten bunların birbirlerinden farkları yok - devlet için senin mason, Hıristiyan, Yahudi ya da Osmanlı Sultanı hayranı olmanın hiç önemi yok. Bu durumda insan Gerçek'i umursamaz oluyor."
- ... Devlet bunların mallarına el koyuyor ve bunu mahalle papazlarının maaşlarını onlara layık biçimde ödemek için yapacağını söylüyor ama bu kurumların mal varlıklarını bir araya koyarsan kraliyetin verdiği çeklerin on hatta yüz katı eder ve hükümet bu paraları sıradan insanların işine yaramayacak halk okullarına ya da gettolara kaldırım taşı döşemeye kullanacak! Ve bütün bunlar 'özgür devlette özgür kilise' deyişiyle pazarlanacak ama burada görevini kötüye kullanma özgürlüğü sadece devlete tanınmış olacak. Gerçek özgürlük, insanın Tanrı'nın yasasına göre hareket edebilme özgürlüğü, cenneti ya da cehennemi hak edebilme özgürlüğüdür. Oysa şimdi özgürlük deyince en çok hoşuna giden inanç ve görüşü seçebilme özgürlüğü anlaşılıyor; zaten bunların birbirlerinden farkları yok - devlet için senin mason, Hıristiyan, Yahudi ya da Osmanlı Sultanı hayranı olmanın hiç önemi yok. Bu durumda insan Gerçek'i umursamaz oluyor."
- Ne çok zaman geçti, neler neler oldu! Ne çok sınadı Tanrı bizi!
- Çünkü bilim, yalnızca insanın yapması gerekeni ya da yapabileceğini bilmesinden ibaret değildir; yapabileceğini, ama belki de yapmaması gerekenin bilinmesini de içerir.
- Ulbertino söze karıştı: "Yaşamını tehlikeye attığını biliyor musun?"
"Olsun," diye yanıtladı Michele, "ruhumu tehlikeye atmaktan iyidir." - Gerçek sevgi, sevilenin iyiliğini ister.
- Bu kitapta bir araya getirilen yazıların iki ortak özelliği var: İlki konferanslarda sunulmak veya güncel konuları yorumlamak üzere, değişik vesilelerle yazılmış olmaları; ikincisi ise, konuların çeşitliliğine rağmen, etik nitelikli olmaları. Bir başka deyişle, bu yazılar, neyi yapmanın iyi olacağı, neyi yapmamak gerektiği ve neyin hiçbir biçimde yapılamayacağı hakkındadır.
Çeşitli vesilelerle yazılmış oldukları için, hangi koşullarda yazıldıklarını açıklamamın şart olduğunu düşünüyorum; aksi takdirde anlaşılmaları güç olabilir. - Entelektüel işlevi yerine getirmeye karar vermek ahlaksal bir seçimdir, tıpkı cerrahın bir yaşamı kurtarmak için canlı eti kesme kararı almasının ahlaksal bir seçim olduğu gibi. Ama cerrah, ne kesme işlemini gerçekleştirdiğinde acıma duygusuna kapılmalıdır, ne de cerrahi müdahaleyi sürdürmenin bir işe yaramayacağını gördüğü için açtığı yeri kapadığında.
- Eski savaş silah tüccarlarını zenginleştirirken ve bu kazanç bazı ticari alışverişlerin geçici olarak kesintiye uğramasını kısmen önemsiz hale getirirken; yeni savaş gene silah tüccarlarını zenginleştirmekte, ama hava taşımacılığını, eğlence ve turizm sektörlerini, medyayı (reklam kaybı) ve genel olarak sistemin belkemiğini oluşturan tüm ikincil üretim sanayini ? inşaat piyasasından otomobile ? sekteye uğramaktadır (üstelik tüm dünyada).
- Hoşgörüsüzlük, her tür öğretiden önce vardır. Bu açıdan hoşgörüsüzlük biyolojik köklere sahiptir, çoğu zaman yüzeysel duygu-heyecan tepkilerine dayanır ? bizden farklı olan insanlara tahammül edemeyiz: Derilerinin rengi farklı olduğu için, anlamadığımız bir dili konuştukları için, kurbağa, köpek, maymun, domuz, sarımsak yedikleri için, dövme yaptırdıkları için...