- Karga da, maymun da sadece kendi yavrularını severler.
- Milyonlarca çocuğu bozucu, körletici bir eğitimin pençesinde bırakıyorsunuz. Erdem çiçekleri açabilecek bu körpe fidanlar gözlerinizin önünde kurtlanıyor; büyüyüp suç işledikleri zaman, yani içlerine çocukluktan giren kötülük tohumları acı meyvelerini verdiği zaman ölüm cezasına çarptırıyorsunuz onları. Sizin yaptığınız nedir, biliyor musunuz? Asma zevkini tadabilmek için hırsız yaratmak.
- Tanrı bize yalnız başkasını değil, kendimizi öldürmeyi bile yasak etmiş. Oysa biz yasaların gölgesine sığınarak birbirimizi boğazlayabiliyoruz!
- Yasa vuruyor, ama insanı değil, suçu öldürmek için vuruyor.
- Kendim zengin olmaktansa, zenginleri yönetmeyi tercih ederim. Bir halkın acıları, iniltileri ortasında keyif sürmek krallık değil, gardiyanlık yapmaktır.
- Hastasını iyileştirmek için ona daha ağır hastalıklar aşılayan bir doktor bilgisizin, budalanın biri değil de nedir? Ey sizler ki insanları ancak hayatlarını zehir ederek yönetmesini bilyorsunuz, sizler özgür insanlara baş olmaya yeterli değilsiniz, saklamayın bunu! Ya da bilgisiz kalmaktan, kendinizi beğenmişlikten, tembellikten vazgeçin! Halk bu yüzden sevmiyor, saymıyor devleti. Kendi yurdunuz içinde doğrulukla yaşayın ve yaşatın; devletin giderlerini gelirleriyle denkleştirin; kötülük kaynaklarını kurutun; saçma ve barbarca bir düzenin öldürmeye ve ölmeye sürüklediği mutsuzlara karşı işkenceler arayacak yerde, kötülüğü daha tohumdayken önleyecek, yok edecek insanca kurumlar yaratın!
- Kralların sarayında felsefeye yer yoktur.
- İsa havarilerine susmayı ve gizlemeyi yasaklıyor ve şöyle diyordu onlara sık sık: "Benim alçak sesle kulağınıza fısıldadıklarımı, siz yüksek sesle, ulu orta söyleyeceksiniz." İsa'nın söyledikleriyse, bizim dünyamıza benim konuşmamdan daha da aykırı gelecek şeylerdi. İsa'nın usta sözcüleri sizin demin dediğiniz gibi yanlamasına bir yol tuttular; insanların kötü alışkanlıklarını Hıristiyanlığa uydurmaktan kaçındıklarını görünce, İncil'i insanların kötü alışkanlıklarına göre eğip büktüler. Bu ustaca manevra nereye götürdü onları? İnsanların vicdan rahatlığıyla kötülük edebilmelerini sağlamış oldular.
- Çok kez zenginin mutluluğuna ermek daha çok yoksulun hakkıdır. Cimri, ahlaksız, yararsız nice zenginler yok mu? Buna karşılık dürüst, kendi halinde, zaanatı durmadan çalışmasıyla devlete, yarar görmeden yararlı olan sayısız. yoksul var.
- Belki diyecekler ki bana: "Günde altı saat çalışma halkın ihtiyaçlarını gidermeğe yetmez. Utopia yoksulluğa düşer." Hiç de öyle değil. Tersine, altı saat çalışma bütün rahatlıkları bol bol karşıladıktan başkta, ihtiyaçların çok üstünde bir ürün de sağlıyor. Başka ülkelerde nice insanların aylak gezdiklerini düşünürseniz, Utopia'da neden bunun böyle olduğunu anlarsınız. Halkın yarısı olan kadınların hemen hepsi bazı yerlerde aylaktır, kadınların çalıştığı yerlerdeyse hemen bütün erkekler. Hiçbir iş görmeyen bir sürü rahip ve din adamı da görülür. Bunlara, soylular ve derebeyleri denilen bütün zenginleri, bir de onların sürü sürü uşaklarını, giyimli kuşamlı, eli bıçaklı adamlarını ekleyin. Tembelliklerini uydurma sakatlıklar altında gizleyen sapasağlam sayısız dilenciyi de unutmayın. Göreceksiniz ki, alın terleriyle insanlığı besleyenlerin sayısı sanıldığından çok daha azdır. Gerçekten yararlı ve zorunlu işlerde çalışan insanların ne kadar az olduğunu düşünün.