- Kadın erkek, yukarıdaki zanaatların birini öğrenmek zorundadır. Kadınlar, daha güçsüz oldukları için, yün ve keten işlerinde çalışırlar daha çok. Zor işleri erkekler görür. Genel olarak, herkes ana babasının zanaatında yetişir. Çünkü, en tabii olarak tutacakları yol budur. Ama bir başka zanaata heves ve yeteneği olan çıkarsa, o zanaatla uğraşan bir başka aileye evlatlık olarak girer.
- Gerçekten yararlı ve zorunlu işlerde çalışan insanların ne kadar az olduğunu düşünün. Paranın her şey olduğu çağımızda yalnız lüksün ve ahlaksızlığın buyruğunda çalışan bir sürü boş ve yararsız zanaatler görülüyor.
- Utopia'da toplum kurumlarının amacı, her şeyden önce, halkın ve bireylerin ihtiyaçlarını gidermek, sonra herkese bedenin köleliğinden kurtulmak, düşüncesini özgürce işletmek, kafa yetilerini bilimler ve sanatlarla geliştirmek için mümkün olduğu kadar çok vakit bırakmaktır. Utopia'lılar için gerçek mutluluk işte bu düşünce gelişmesinin ta kendisidir.
- Utopia'da şehir, ailelerden meydana gelir. Çoğu ailede ise, akrabalar bir araya toplanmıştır. Evlenme çağına gelen genç kızlar, evlenip kocalarının evine giderler. Ama bütün erkek çocuklar kendi ailelerinde kalır ve bu ailenin en yaşlı erkeğinin sözünden çıkmazlar. Ailenin başı bunarsa, yaş bakımından hemen sonra gelen, onun yerini tutar.
- Başkaldırır, karşı koyarlarsa, o zaman da Utopia'lılar onlarla savaşırlar. Çünkü toprağı boş tutmak, hiçbir şekilde bundan faydalanmamak, ta biat kurallarına göre o toprak sayesinde beslenmesi ve rahat etmesi gereken başka adamların da bu toprağı ele geçirip kullanmalarına engel olmak, Utopia'lılara göre savaş açmak için son derece haklı bir nedendir.
- Bir şeyden yoksun kalmayacağına güveni olan da, ne diye bunun gereğinden fazlasını istesin? Herkes bilir ki, bütün canlı varlıklarda, açgözlülüğün nedeni ya korku ya da yoksulluktur. İnsanda ise, bazen yalnız kendini beğenmişlikten gelir açgözlülük. Çünkü faydasız ve boş şeyleri gösterişle ortaya serip, başkalarından üstün geçinmeyi şanlı bir iş sayar insanlar. Utopia'lılar arasında böyle kötü huyların yeri yoktur.
- Bu halkevlerinde, bütün aşağılık, zahmetli ve ağır işleri köleler görürler. Ama yemekleri pişirip kotarmak ve her şeye çeki düzen vermek ödevi, sırayla her ailenin kadınlarına düşer.
- Savaş oldu mu, bütün paralarını bir araya toplayıp, beklenmedik tehlikelere, sıkıntılara karşı bir kalkan gibi kullanırlar. Tuttukları yabancı askerlere bu paraları bol bol verirler. Çünkü, Utopia'lılar kendi yurttaşından çok yabancıları ölüm tehlikesine atar. Şunu da bilirler: En azgın düşman bile, çok zaman büyük paralarla satın alınabilir, ve yine bilirler ki, ihanetleri sağlamak için olsun, açıkça dövüşmek için olsun, para savaşın can damarıdır. Utopia'lıların bu uğurda harcanacak sınırsız hazineleri vardır. Ama, bu zenginlikleri başka uluslar gibi kutsal sayıp tapınağımsı yerlerde saklamazlar ve öyle işlerde kullanırlar ki, size bunları anlatmaya dilim varmıyor. Belki de inanmazsınız anlatacaklarıma, çünkü, görmesem ben de inanmazdım.
- Daha önce Utopia'ya gelen elçiler pek sade, gösterişsiz giyinirlerdi. Çünkü, onlar Utopia'lıların süse değer vermediklerini, ipeği, altını hor gördüklerini bilirlerdi.
- Bir de şuna şaşıyorlardı: Nasıl oluyor da, bir eşek kadar bile kafası işlemeyen vicdansız, ahlaksız, budala zenginin biri, sadece birkaç torba altını var diye, akıllı dürüst bir sürü insanı buyruğu altında köle gibi kullanabiliyordu.