- Utopia'lıların hiç anlamadıkları ve tiksindikleri bir başka delilik de şuydu: İnsanlar, hiç alışverişleri olmayan bir zengine, salt zengindir diye bir tanrıymış gibi saygı gösteriyorlardı. Oysa bu bencil para babalarının, ne türlü cimri olduklarını ve onların bütün hazinelerinden metelik koparamayacaklarını çok iyi biliyorlardı.
- Ama yıldızların insanlara dostlukları düşmanlıkları ve kâhinlerin gökten çıkardıkları yalan dolanları düşlerinde bile görmemişlerdir.
- Dinsel ilkelerin özeti şudur: 'Ruh ölümsüzdür: İyiliğimizi isteyen Tanrı onu mutlu olmak için yaratmıştır. Ölümden sonra iyilik de kötülük de karşılığını gereğince görür.' Bunlar dinin değişmez dogmaları olmakla beraber, Utopia'lılar insanın akıl yoluyla da onlara varacağı kanısındadırlar. Bu ilkeler olmazsa, diyorlar, insanın doğru eğri her yoldan dünyanın keyfini çıkarmaya çalışmaması budalalık olurdu
- acıları daha iyi önlemesini bilirse onun en erdemli kişi sayılması gerekirdi. İyi olacağım diye en çetin, en yorucu çabaları yükleneceksin, türlü zevkleri kendine haram edip bile bile acılara katlanacaksın bu dünyada, ama ölümden sonrası için de hiçbir umudun olmayacak: Utopia'lılara göre insan çıldırmadıkça razı olamaz buna.
- İşte, bunun için Utopia'lılar avı özgür insanlara yasak etmişler, onlara yaraşır görmedikleri bu işi sadece kasaplara bırakmışlardır ve daha önce söylediğimiz gibi, kasaplık da yalnız kölelerin işidir. Hatta, onlara av, hayvanları öldürmenin en aşağılık yoludur. Av dışındaki hayvan öldürme yolları daha dürüst sayılır. Çünkü hayvanları belli bir yarar için öldürmek başka, avcı gibi sadece kan dökme zevki için öldürmek başkadır. Öldürme zevki sadece hayvanları öldürmekte kalsa bile, ancak bir zorbalık eğiliminden gelebilir ve bu eğilim zamanla zorbalığın ta kendisi olabilir.
- Bu dayanılmaz hastalıktan kurtulması (hayatı artık bir işkence olduğuna göre), ölüme razı olması için, hastaya öğütler verilir. Böylece hasta yüreklenerek, bir zindan, bir işkence olan belalı hayatından, ya kendi eliyle kurtulur, ya da başka birisinin bu işi yapmasına bile bile katlanır. Ölmekle hiçbir şey kaybetmeyeceği, acılarına bir son vereceği için, bunun akıllıca bir davranış olduğunu söylerler adama. Aynı zamanda dini bütün ve erdemli bir insanın davranışıdır bu.
- Kadınlar on sekiz yaşından, erkekler yirmi iki yaşından önce evlenemezler. Utopia'da ancak ölüm son verir evliliğe. Ama karı koca birbirini aldatırsa, ya da eşlerden biri dayanılmayacak kadar huysuzsa, durum değişir. Böyle bir derde düşen evliler, yöneticiler kurulunun izniyle, eski eşlerini bırakıp, bir yenisini alabilirler. Ama suçlu olan eş, hem ömrünün sonuna kadar rezil olur herkesin gözünde, hem de bir daha hiç evlenemez.
- Gerçi, her gün savaş talimleri yaparlar, hem de yalnız erkekler değil, kimi günler kadınlar da bu talime katılırlar ama bunu gerekince elleri silah tutabilsin diye yaparlar; savaşa yalnız yurtlarını savunmak, dostlarının topraklarını düşmanlardan ya da zorbaların boyunduruğu altında ezilen bir ulusu kölelikten kurtarmak, kendi güçleriyle kurtarmak için girerler. Bunu da, sadece acıma duygusuyla yaparlar. Dostlarının yardımına sadece onları savunmak için koşmazlar, zaman zaman da onlara daha önce yapılmış kötülüklerin öcünü almaya giderler.
- Ama kendi yurttaşlarını savaşa yollamakta cimri davranırlar. Çünkü, Utopia Cumhuriyetinde yurttaşlar öylesine sevgi ve saygı görür ki, onların bir tekini düşmanların kralı ile bile kolay kolay değişmezler.
- Bu ulus Utopia'lılar için bütün dünya ile savaşır. Çünkü, hiçbir yerde Utopia'lılar kadar para veren olmaz. İyi insanları iyi işlerde kullanan Utopia'lılar, bu aşağılık kişileri kötü işlere koşup harcarlar. Zapolete'lere ihtiyacı olunca, onları parlak umutlar vererek en belalı işlere sürerler; çoğu ölür gider ve hiçbir zaman ödüllerini almaya gelemezler.