- Sessizlik bunaltıyor beni. Sessizliğin sessizliği değil bu. Benim kendi sessizliğimdi.
- Birden derdimin ne olduğunu anladım. Hiç deneyimim yoktu. Başımdan hiç aşk macerası geçmemişken, hiç çocuk doğurmamışken, ölen birini bile görmemişken, yaşam hakkında nasıl yazabilirdim?
- Beni bir mıknatıs gibi çeken şahane, inceliklerle dolu bir yozlaşmanın belirtileriydi bunlar.
- Bir yerlerde mutlu birileri var mı? Bir hayal âleminde ya da kendilerinin ya da başka birinin yarattığı yalanın içinde yaşamıyorlarsa şayet, hayır.
- Kördüğüm: Erkeklerle ilişkiler (kıskançlık ve çılgınca bir korku). Kadınlarla ilişkiler: Birbirinin kopyası. Mizah anlayışının kaybı. Kaçmak, geri çekilmek, kimseyle konuşmamak için duyulan devasa arzu.
- Bazen kendimi çok ama çok aptal hissediyorum ama öyle olsaydım, tanıdığım adamlardan biriyle mutlu olmaz mıydım?
- Birinden hiçbir şey beklemeyince asla düş kırıklığına uğramaz insan.
- Benim için şimdi sonsuzdur, sonsuz da sürekli olatak değişir, akar, erir. Yaşam bu andır. Geçip gittiğinde ölüdür artık. Ama her yeni anla birlikte yeniden başlayamazsınız, ölü olana göre yargılamak zorundasınız. Bataklık kumu gibi tıpkı... daha başından umutsuz. Bir öykü, bir resim, heyecanı biraz yenileyebilir, ama yeterince değil, yeterince değil. Şimdinin dışında hiçbir şey gerçek değildir, daha şimdiden yüzyılların ağırlığının beni boğduğunu duyumsuyorum. Bir zamanlar, yüz yıl önce bir kız yaşamıştı, şimdi benim yaşadığım gibi. Sonra öldü. Ben şimdiyim, göçüp gideceğimi de biliyorum ama. Doruktaki o an, o parıltı geçiyor, sürekli bir bataklık kumu. Ama ben ölmek istemiyorum.
- Kimi şeyler üstüne yazmak zordur. Başınıza bir şey geldikten sonra oturup onu yazmak istersiniz, ama ya gereğinden çok dramatikleştirirsiniz, ya da hafife alırsınız, hiçbir zaman tam istediğiniz gibi yazmazsınız onu.
- Bir adı anımsar gibi olduğunuz, ama tam anlamıyla anımsayamadığınız duygusu, insanda gerçekleşmeyecek umutlar uyandıran.