- İnsanlar sadece bir şeyden yorgun düşerler; kararsızlıktan. 197
- Merhamet duygusu iki ucu keskin bir kılıç gibidir.Onu kullanmasını bilmeyen,vazgeçmelidir bu işten.Tıpkı morfin gibi merhamet de başlangıçta hastaya iyi gelir,onu yatıştırır,bir ilaç gibidir adeta.Ama dozunu kaçırdınız mı ya da frenlemesini beceremediniz mi,merhamet öldürücü bir zehir haline geliverir.İlk enjeksiyonlar faydalıdır,hastayı yatıştırır,acısını keser.Fakat insanın ruhunun da bedeninin de herşeye alışmak gibi olağanüstü bir hassaslığı vardır.Nasıl sinirler gittikçe daha fazla morfin isterse ruh da gittikçe daha fazla merhamet ister.Sonunda da sizin kendisine verebileceğinden daha fazlasını arar.Kendisine "Hayır" dediğiniz kimse ona yardımı reddetmiş olsaydınız sizden daha fazla nefret eder ama siz yine de ona böyle demek zorunda kalırsınız.İnsan merhametini dizginlemesini bilmeli,yoksa büyük aldırmamazlıktan daha fazla kötülüğe sebep olur."
- Çünkü ağzımızdan gerekli "kanıt" ı almalarını sağlayacak baskı ,kaba dayaktan ya da işkenceden daha incelikle uygulanmalıydı: akla gelebilecek en zekice soyutlama yoluyla.Bize hiçbir şey yapmadılar ,bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler,çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz. ... Her birimizi ...dış dünyaya sıkı sıkıya kapalı bir odaya hapsetmekle , ... ... ...bir insan sesi duymadım; göz,kulak,bütün duyular sabahtan geceye ,geceden sabaha kadar en ufak bir besin almıyordu, ... ...suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta.
- Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
- İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır.
- İnsan herşeyini kaybederse elindeki son şeyi kaybetmemek için umarsızca mücadele eder
- ...kim dönüp de gölgesine bakar ki? ...onun aldığı o gülünç biçimlere dikkat etmeyiz ve bu çarpık biçimde kendimizi bulmaya pek kalkışmayız.
- Ama ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, düşünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar; onlar da hiçliğe katlanamaz. İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız.
- ... yeryüzünde hiçbir şey kuytuluklardaki bir çocuğun fark edilmeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz; çünkü bu sevgi, yetişkin bir kadının tutkulu ve bilinçaltında hep talep eden aşkının hiç bir zaman olamayacağı kadar umarsız, kendini karşısındakine hizmet etmeye adayan, boyun eğen, hep pusuda yatan ve tutkuyla yoğrulmuş bir sevgidir.
- Sadece yalnızlık çeken çocuklar tutkularını bütünüyle, dağılmaksızın koruyabilirler, ötekiler, duygularını başkalarıyla beraberlik atmosferinde gevezeliklerle harcarlar, yakınlıklarla köreltirler...