- "Hiçbir şey insanı mutlu olmak kadar iyileştiremez ve bir başka insanı mutlu etmekten daha büyük mutluluk yoktur."
- "...Fakat orada yine insanlar, tanıdıklar olacaktı, orada yine nazik ve adabına uygun davranmak gerekecekti. Bense kendimle baş başa kalmaktan başka bir şey istemiyordum, kitaplarla, yürüyüşlerle, hayallerle ve bölünmeyen uzun uykularla dolu on dört gün, telefonsuz, ve radyosuz on dört gün, on dört gün sükut; tabiri caizse, on dört gün boyunca rahatsız edilmeyen, kendime ait bir Ben."
- "Kendi içimizde, düşüncelerimiz ve kanımızla kurduğumuz görünmez adalet dışında bir adalete inanıyor musun?"
- "Bir kanun, görünmez bir kanun, yalnızca belli bir sınıra kadar geçerliyse ve onun ilerisinde geçerli değilse, gerçek olabilir mi?
- Ha!
- Hayatından benim hayatıma, isterse bir örümcek ağı kadar ıncecik olsun, hiçbir hatiranin uzanmadigini gösteren o uyanış, gerçekliğin uçurumuna ilk yuvarlanisti, kaderime ilişkin ilk sezgiydi..
- belli bir hedefi olmayan her hayat hatadır.
- Bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapamaz.
- Besbelli ruhumuz için yorucu ve tehlikeli olabilecek şeyleri kendiliğinden yok eden gizemli güçler var beynimizde, çünkü ne zaman geriye dönüp hücre günlerimi düşünmek istesem, sanki beynimde ışık sönüyordu;....
- Sadece tek bir fikre saplanıp kalmış her türden saplantılı kişiler hep ilgimi çekmişti; çünkü birisi kendini ne kadar kısıtlarsa, kendisine değil, tam tersine, sonsuza daha yakın olur; gerçeklerden aleni bir şekilde uzak bu tipler, kendilerine dünyanın küçük ölçekli tek ve olağanüstü versiyonunu inşa etmek için kendi malzemelerini kullanan akkarıncalara benzer.