- -Yıldıznameleri okumakta, riyâziyat, ilahiyat, felsefi sözler, astroloji, tefsir, hadis vb. bütün ilimlerde mahirsin. Bu nasıl oluyor? Okula gitmedin, dergâhlarda ikame etmedin, mürşidin olmadı, bütün bunlara nasıl sahip oldun? -Yürek devletimi kurdum. Yürekten maharetli mürşit mi var? Senelerce aramaktan yoruldum, meğerse aradığım bendeymiş, meğerse bulduğum sendeymiş. Kuyu Yusuf'un okuluydu. Çöl İsa'nın, Musa'nın dergâhıydı. Mağara da Hz. Muhammed'in yürek okuluydu. İlim sadece kitaplardan, hocalardan mı akar? Bazen onlarca ciltli kitapların anlatamadığını bir deve anlatır. Allah Kur'an'da "Deveye bakmaz mısın?" diyor. Peki biz devede neleri okuyacağız...Mevlâna işte senin hamlığın burada. Kitaplara fazla müptelâsın. Kâinat kitaptır. Hz. Muhammed yürüyen kitaptır. Ağaç, ateş, su kitaplarının satırlarını da okusana.
- Vur baba aksın adağın kanı serabın kucağına.Bağlama ki gözlerimi gözlerimde okuyasın İsmail in nefesini fedadır can fedadır kan.
Canlar canımı kurban edersem terki vücut terki dünya edersem gün gelir gözlerinden nihan kalırsam beni bulmak için ara anne.Zülüflerin perişanlık çekmesin benim için saçlarını tara anne.Kına yeşili mendilimi sürme çek o zeytin karası gözlerine İsmail im İsmail im diye ağla anne.
Anne herşeydir hüzünlerde avuntu ümitsizlikte umut zayıflıkta güçtür.Aşkın merhametin sempatinin ve affedişin kaynağıdır.Annesini kaybeden kişi ona dualar eden onu koruyan saf bir ruhu kaybetmiştir. - Yürüyorum çölün nemli kollarında.Birşey var boğazımı mühürleyenBirşey var babamın gözlerini gözlerime kilitleyen birşey var annemin yüreğini topraklaştıran.Gidiyorum küçük adımlarla büyük bir adak yoluna.Alnıma sızan terlerle tesbih ediyorum ALLAH ı,Ve boynum ürkek soluklarımın son mabedi birazdan yıkılacak gözlerimin altın oymalı eşiği birazdan titreyecek semanın mavi beşiği
- Mevlana: 'Şems'e sordum:
- Onca İnsan arasında niye beni buldun?
- Ben Kul arar idim, gördüm ki herkes Allahlık peşinde koşuyor, birtek kul seni buldum ya Mevlana. Kalpleri hırs mezarında çürürken,gözlerini cennete çevirip birbiri ile çekişen din adamlarını gördüm. Dilinde aşkı konuşup, tembelliği sabır sanıp, maneviyattan dem vurarak aşkı, makam için, şöhret için satan riyakarları gördüm. - Bir duru bakışınla doğur malısın beni, sen, ey kanımda aşkı arşınlayan hüzün! Öyle bir sükutla ateşlerde yürümeliyim ki; hem gecenin dili çözülsün, hem de gündüzün.
- Yağmur değil de sen yağardı bu şehrin üzerine, sokağa atardım her defasında kendimi, ıslanmak güzeldi sende, sırılsıklam olmak sen yağdıkça üzerime...
Yağmur değil de sen yağsan yine şehrin üzerine, ıslanmak kimbilir nasıl da güzel olurdu bu sensiz gecede... Yine yağmur dövüyor camları bu korkunç gecede... Yoksun, yağmıyorsun artık sen bu şehre... - Can'ı Canan'a teslime hazır değilsen "ben aşk'ım" diye çıkma meydana.
- Bizim imanımızın kısır kalmasının en asli sebebi, İslam'ı, Hz. Muhammed'i, Ali'nin yolunu ve Hüseyin'in direnişini tanımamamızdır. Onlara karşı bir "aşkımız" var ama "şuurumuz" yok. "Muhabbet" var ama "marifet" yok.
- Vurgun yediğimiz yer, yitirecek hiçbir şeyimizin kalmadığına en çok inandığımız yerdir.
- Acının boyutunu belirleyen yaranın sayısı, kanın miktarı değil, hançeri vurandır.