- Gözlerimden ''sen'' diye düşerken gözyaşlarım, gitmeye mecburdum. Sen bana bir ömür uzakta olsan da ben bir nefes kadar yakınındayım. Sen olmasan da sensizlikte seninle soluk alıyor olacağım. Baharları bir çiçek olup kokusuyla gönlüne dolacağım. Karanlığına saklandığında gözlerimde bir avuç güneşle geleceğim seni aydınlatmaya. Kimsenin ne dediğini duymak istemiyorum...Sadece yaşamak ve görmek istiyorum. Hiç bir hayale sığdıramadığım tek gerçeğimsin. Sevdim işte ötesi de yok gerisi de...
- Ben nur diyorum, sen çamur anlıyorsun, ben seni aşka davet ediyorum sen beni ateşe salıyorsun. Gerçi hoş ateşinde yanmak da var yazgım da; ama yaktığın ateşlerden büyük ateşlerde yanmaya yan çizeceksen ben niye yanayım. Ben aşk diyorum sen ''aşk olsun'' diyorsun. Ben gönül diyorum sen gölgelerin peşinde yol alıyorsun. Uslan artık yüreğim, bir derdim olmalı ki bin dermana değişmeyeyim. Şimdi söyle sen dert misin?
- Çocukluğumda masal okudum. Yürüdüm masal, üflediğim masal, soluduğum masal; aşkta yanıp tutuştum, sonunda ben masal oldum.
- Nefsine mağlup olmayan aşkta galip olur.
- Ne güzel! Derin bir ''ah'' ile yad etmek seni. Her güne seni düşünerek uyanmak, her gece seni hayal ederek uyumak...Ne güzel! Gelişinle çocuklaşmak, gidişinle ağlamak.
- 5 Aralık 1273 Mevlana gördüğü rüya ile kan ter içinde uyanır. Şems'in seneler önce kaldığı odaya girer. Taş duvarlar, tahta sedir, acem kilimi, odada her ne varsa hepsi Şems kokmaktadır. Bakışları duvarda gezinir. Senelerdir, hiçbir şeyin asılı olmadığı duvarda, bir levhayı fark eder. Okur yazıyı, kopar çığlık, atar kendini avluya. Karla kaplı taş zemine yüzüstü düşüp bayılmıştır.
- Orijinal hali ile ''IŞK'' daha sonra ''EŞK'' ve nihayetinde ''AŞK'' ...
- Gözyaşının olmadığı Aşk, asla AŞK değildir, olamaz.
- Aşkın gözyaşları, serin serin, sağanak sağanak, üzerimize damlıyor; bakın gökyüzüne, nasılda aşk yağıyor...
- Allah, İlahi Aşk'tan beşeri Aşk'a, hepimizin Aşk'ını arttırsın...