- "Yanında olanlara bol para verme seni ihmal ederler.Sıkıntı içinde bırakma senden nefret ederler.Onlara ihtiyaçları kadar para ver. "
- "İnsanoğlu kesilmemiş kavun,karpuz gibiymiş. Kavunun,karpuzun tadını almak için kesmek, bir insanı tanımak için de onunla aynı yastığa baş koymak gerekiyormuş."
- "Sen ablama bakma," dedi içten bir sesle. "Allah tektir, farklı olan sadece dinlerdir." (S.23)
- "Biz kadınların ne yazık ki hiçbir hakkı yok. Onuru, hürriyeti olmayan, her zaman aşağılanan, çocuk doğurma makinesi, erkeğin dilediği anda boşsun deyip baba evine gönderdiği, çoğu zaman da kadınlık gururumuzun ayaklar altına alınıp üzerimize kuma ya da kumaların getirildiği zavallı varlıklarız." Acı bir kahkaha atan Fatma, "Ağzına sağlık, " dedi. "Ne güzel şeyler söylüyorsun. Bir erkek evladım olmadığı için kaç zamandan beri Hacı Nine de benim üzerime kuma getirtmeye çalışıyor." (S. 28)
- Kadınlara daima dolaylı yoldan yaklaşacaksın.Aşık olan kadının bazen susması, güzel aşk sözleri söylemesinden daha güçlüdür.
- Sıkıntılı bir günde haine güvenmek, çürük bir dişe ya da sakat ayağa güvenmek gibidir oğlum.
- Bizim için en acı tarafı da bu zaten. Evdeki kadının bir adı var, bize de 'adı diğer kadın' diyorlar. Şu dört duvar arasında ıssız bir hayat sürüyoruz. Kimse elimizden tutmaz, toplum bize iyi gözle bakmaz. Peki, bize iyi gözle bakmayan namuslu toplum kimlerden oluşuyor? Saygıdeğer paşalar gösterişli konaklarına bizi çağırdıklarında peşimizden it gibi koşuyorlar. Saygıdeğer nazırlar bizimle yatağa girdiklerinde bir kedi gibi düz duvara tırmanıyorlar. Softa diye geçirenler kabaran arzularını dindirmek için bizi nikâhlarına alıyorlar, sonra da aynı gün boşuyorlar. İşte bu ahlaksız adamlar daha sonra kalkıyorlar, toplumun nasıl ahlaklı olması gerektiğine karar veriyorlar. (S. 84)
- "İnan bana", dedi. " O zamanlar çok toydum. Gidecek hiç kimsem yoktu. Buraya gelmem bir hataydı, ama belki de yaşanması gereken bir hata..." (S. 87)
- Belki onu suçlamamak gerekir Şahika. Yüzlerce yıl eve kapatıldık. Bedenlerimizgibi zihinlerimiz de kara çarşafa dolandı. (S. 94)
- İyiki de çok paran yok, zengin değilsin. Para zehirdir, birçok şeyi bozar. (S. 196)