Kendine acımak çok rağbet gören bir davranıştır. Aslında herkes bundan keyif alır, bazen de eleştirilere karşı bir zırh gibi korur seni. Özellikle de doğuştan kaybedenler için bu bahane adeta can simidi gibidir.

"KONUŞMAK TEHLİKELİ SUSMAK GÜNAHTIR"

Bu erkekler anlaşılmaz yaratıklar. İçlerinde sadece bir kaç tane iyi var. Onları da ya başkaları kapmış, ya da benim gibi toprağa gömmüşler.

Bir meyvenin yetişmesi için güneş ışığı ve su gerekiyor. Bir yağmurun yağması için bulut gerekiyor. Bizim gerçekleri görebilmemiz için ise zamanın geçmesi gerekiyor. Geçen bu zaman aklımızı başımıza anca getiriyor.

"Derlermiş ki, bazı hayatlar zaman içinde bağlıdır birbirine. Çağlar içinde yankı bulan, eski bir çare ile zincirlidir ötekine."

Bir kadın aşık olduğu adamı bulduğunda bırakın vajinasını, ona adeta ruhu yapışır. Hissiz bir kadin daginik bir demet cicek gibidir. Tanrinin yaratiliciginda en son nokta koydugu yer sekstir. Dostluk sicaklik veren bir somineyse, askta tutusmus bir evdir. Ruhun istemedigi bir sey bedenimize asla gelmez. Iliski dedigin sey tipki bir arabaya benzer, ya onden ya da arkadan cekisli olur. Sen bir tarafindan oda diger tarafindan tutup cekistirirse, iliskin bir araba gibi ortada birakir seni. Birinizin mutlaka co pilot koltuguna gecip oturmasi gerekiyor. Gercek ask birden bire insanin icinde kirmizi bir gul gibi aciveriyor, bir gul kotu kokulu hayvan diskisiyla gubrelenmis bir toraktan ciksada, guzelliginden hic bir deger kaybetmiyor.

Bana göre hayallerin olmadığı bir dünya, çiçeksiz bir bahçe gibidir.

' Yeteri kadar sabrı olan taşları bile eritir. '

Âşık olan bir kadının bazen susması, güzel aşk sözleri söylemesinden daha güçlüdür.

İnsanın kalbindeki gerçek aşk, dörtnala giden bir at gibiymiş. Ne dizginden anlarmış, ne de bir söz dinlermiş.