- Hz. Adem toprağın imtihanını vermişti. Toprağa karşı savaşın. Vücudumuzu oluşturan unsurların bizi en çok uğraştıranı olan toprağın. İşte o toprak ki Onu cennetlerden yere çekmiş, düşüşüne sebep olmuştu.Fakat o toprakta toprağı yendi. Allah sevgisi ve korkusuyla dolarak toprakta toprağı etkisiz bıraktı. Ve kaybolmuş cennetini gördü. Onu göklerde yitirmişti. Ama kalbinde buldu onu yeniden. Tekrar ona dönme gücünü de böylece kazanmıştı.
- Aslında insan için dünya o kadar yabancı değildi. Çünkü insan cennetteyken enfüsi özde de olsa eşya ve çevre kavramına yabancı değildi. Ama dünyada asıl karşılaştığı yabancı unsur zamandı. İşte ilk defaydı ki insan dünyada olduğunu anlıyordu.
- Dümdüz bir caddede son derece hızlı gidilirken birdenbire karşınıza hiç haberiniz olmadan korkunç bir viraj çıkıyor. Uçuruma yuvarlanmadan bu dönemeci ustaca kıvrılacaksınız. Bir anda içine düştüğünüz duyguyu düşünebiliyor musunuz?Bir boğulma gibi bir histir ilk duyduğunuz. Sanki her yönden eşya üstünüze sel gibi boşanmaktadır.
- Çocuğu biyolojik olarak kazandık. Ama ruhsal olarak da kazanabilecek miyiz?
- Vakti tartmak. Gönlün en duyarlıklı terazisinde tartmak. Onu mekana mahkumluktan kurtarmak. Ruhu hallerden kurtarıp makamlara ulaştırmak. Cudi dağına oturtmak. Toprak gafletti. Sular haldi. Gemi intisabdı. Cudi Dağı makam oldu.
- İlk defa dolunay haline gelen ay battı. Ama doğmamak üzere değil. Bir kere daha, bir kere daha doğacak, büyüyecek, büyüyecek, irileşecek ve sonra olgun bir meyva gibi, altın rengini almış bir meyva gibi düşecektir denizlerin koynuna, öbür ufuktan daha parlak bir şekilde yeniden doğmak üzere.
- En büyük sınav. Ateş imtihanı.Ateşle imtihan. Yanıp küle çevrileceğin, yok olacağın yerde var olacaksın. Ateşin bir tarafından girip, öbür tarafından çıkacaksın sapasağlam olarak. Ateş yakacak bir şey bulamayacak sende. İşte İbrahim olmak bu.
- Toplum açısından konuşursak Nemrut zulüm demek. İbrahim de onun ateşinde yanmayan adalet. Adalet öyle bir altındır ki, zulmün ateşinde ancak tozu toprağı yanar, pası, katışık madenleri erir. , o ateşle saf hale gelir ve ateş söndüğü zaman en halis bir külçe halinde parlar zaferini ilan eder.
- Gölgelerin güneşi yakmaya kalkışı. Ama onlar için ne hazin sonuç. Gölgeler için ne trajik son.
- Bütün bir doğu edebiyatı aşk edebiyatı için pervane ve ateş tasarımını kullandı yüzyıllarca. Yerindeydi bu.Pervane ışığa dayanılmaz bir aşkla koşuyor, onda yanıp kül olsa bile.Sevgi budur. Seven sevilene ateşinde yanıp kül olurcasına koşacaktır. Sevginin son noktası bu. Sevgide ebedileşme bu.