- İnsan, yeniden erdem sınavının ateşi içine atılacaktır; cehennemleri yarıp cennetine ulaşılacak üstün semender yaradılışındadır çünkü o.
- Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, ürkmeyiniz. İnsanın alın yazısı, ağırlığıyla, şartların ötesindedir.
- İnsan, görevini unuttu. İnsanın görevi, bu dünyayı ''ötekine yaklaştırmak'', ''ötekini'' de bu dünyaya getirmek. Öyle kibu dünya, adeta ''öteki dünyadan'' bir parça olsun.
- Bütün zulümler, haksızlıklar, eksiklikler, bu dünyayı bu dünyadan ibaret bilmekten kaynaklanıyor. Öteye ruhların kapalı oluşundan. Kalplerin mühürlü oluşundan. Vakti hep ''öğle'' sanışımızdan. ''İkinidinin'' sırrından habersiz oluşumuzdan. Akşamı, güneş batmadan düşünmeyişimizden, geceyi, gece gelmeden hatırlamayışımızdan.
- Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi...
Ellerinden belli olur bir kadın.
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların. - Sen geldin benim deli köşemde durdun
Bulutlar geldi üstünde durdu
Merhametin ta kendisiydi gözlerin
Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
Bulutlar geldi altında durduk
Konuştun güneşi hatırlıyordum
Gariptin yepyeni bir sesin vardı
Bu ses öyle benim öyle yabancı
Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı
Dişlerin öpülen çocuk yüzleri
Güneşe açılan küçük aynalar
Sert içkiler keskin kokular dişlerin
içinden geçilen küçük aynalar
Ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı
İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı
Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı
Sen geldin benim deli köşemde durdun
Bulutlar geldi üstünde durdu
Merhametin ta kendisiydi gözlerin. - Mum diken namaz kılan kalabalık
Aynı tehlikede erimiş
Heykel insan ve deniz
Cambaz altından ip kaçırmak isteyen insanlık
Ben ben ben bütün bunların dışına çıktım
En soğuk sularda yıkanmış gibiyim
En soy arap atlarına binmiş gibi
İçimden bir aysberg geçiyor
Eskimoları otobüs duraklarında aştim - Leonardo Da Vinci'nin ya Van Gogh'un kalemiyle çizilebilirsin.
Aragon'un söylediği gözler senin gözlerindir.
Sen her an bitmeyen bir pikniktesin.
Bütün Roma sütunları dikilmiştir senin için.
Emperyal Kahvesi Akman yapıldı seni anmak için.
Meydandaki anıt bile sen yanından geçtikçe alımlı albenili
Bir bakışta bulurum büyük halk tablosunda seni
Hıçkırıklarım çarpar her gün gök aynasına
Kendimi kaptırıyorum eski rüya oyunlarına
insanlar parça parça geçiyorlar yollardan
Sarhoş katil namuslu adam
Ben bir köprü parmaklığına dayalı bekliyorum
Bir piknik dönüşü gelip bu köprüden geçersin diye bekliyorum - Sabah kalkıp da tartılsak
Bilge bir kantarda
Biraz eksilmişizdir
O kadarını yatak yemiş
Bir ülke de işte böyle kalkıyor ortadan
Halk artsa da çoğalsa da
Evler göğe ulaşıp yitiyor - Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz
Bu kesik dansa karşı bana bir şey öğretmediniz
Kadının üstün olduğu ama mutlu olamadığı
Günlere geldim bunu bana öğretmediniz
Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı
Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim
Bunu bana söylemediniz
İnsanlar havada uçtu ama yerde öldüler
Bunu bana öğretmediniz
Kardeşim ibrahim bana mermer putları
Nasıl devireceğimi öğretmişti
Ben de gün geçmez ki birini patlatmayayım
Ama siz kâğıttakileri ve kelimelerdekini ve sözlerdekini
nasıl sileceğimi öğretmediniz