- "...Sen samanyolunu öğdüm sanıyorsun aslında samanı öğüyorsun
Ay burçlarında gezeyim derken gecenin sarnıcına düşüyorsun
Kadehleri içip şarabı kırıyorsun
Doğuştan askersin savaşı kınıyorsun
Bir karınca kadar sabrın yok velilik taslıyorsun
Duvar mısın sur musun,
Köprü müsün han mısın yıkılıyorsun
Rolün sembolleri biziz ama aktörlüğünü sen yapıyorsun.
Biz eser verdik sen tulûat yapıyorsun." s. 303-304 - Yurdunu hangisi daha çok sevecektir : doğduğu yerden ölünceye kadar hiç ayrılmayan insan mı? Yoksa en genç çağında yurdundan ayrılarak savaşa gitmiş, esir düşmüş, bir daha dönme umudunu tam yitirmişken ansızın esen bir hızır yeliyle kendini yine ülkesinde bulan insan mı?
- Ve gûldûn ... rengârenk Y A Ğ M U R L A R yağdı.
- "Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin"
- .... Tanrım yeniden dirilişin tohumlarını Saçmamız için fırsat ver Kötülük ilkesini zayıflat Direnişini kır yoğunluğunu seyrelt Doğrulukla doldur doğumumuzu Peygamberin zamanından bir... Zaman düşür üstümüze Hakikat içimizde göğersin Yeniden o gümüş sükûnet gelsin İkindilerimizin saatine Suları dalga dalga arıtan gönüller ve havuza Can gelsin suya dallarını sarkıtan asmalara ......
- Ve ateş gibi Batı gittiği yeri yakar Ruhunu kezzaba batırır insanın Artık insan onursuz ve idealsiz Yıllarca ve yüzyıllarca Amaçsız donmuş kalakalır Tanrı yardım etmezse Diriliş ne güç! Batı, ateş ve duman Rus, kızıl buz Hint, boğucu su, Çin yutan kum çölü Tanrım, müslüman ne korkunç âfetlerle çevrili!
- Tanrım, müslüman, ne korkunç âfetlerle çevrili Hem âfakta hem enfüste Hem dışta hem içte Hem fizikte hem ruhta Onu koru Tanrım Ona acı ona yardım elini uzat Senin halkındır onun halkı Onu uyandır onu şuurlandır Ona bilgi ve güç ver İleriyi görüş gücü ver O, yeşilin şiiridir .........
- ...... Ey İslâm ülkeleri Birlik sizin ana ilkenizken Param parça oldunuz Niçin ve neden ........
- Ne yapacaksın plaj yerlerini Gidelim Kâğıthane'ye Sâdabat harabelerine Şâd etmek için Nedim'in ruhunu Ağzımızı dayayalım kurumuş çeşmelerine "Sinemaya gidiyorum" de annene Cuma namazına gidelim onun yerine Bakalım hayranlıkla Süleymaniye'ye Sultanahmed kubbe ve minarelerine Sahaflarda kitapların sonbaharında Erelim geçmiş baharların menekşelerine ........
- Dağlarda bilinmeyen bir bitkiyi yiyip de ondan gizli ve sürekli bir zehirlenmeyle yüzünün biçimini ve yaşamasının anlamını yitiren bir varlığa mı dönüştük? ilk soluk ve ilk ürperti anını ayırmak ne zor. Yabancı ve yalancı bir şafağın loş bir dudağa bıraktığı ilk kırağı, ilk çığ.