- 13.NOTUM Nevin artık istanbul'a inmiyor. köyünde pazartesiyi kötüleyecek,salıya uyarak,çarşambayı patlıyarak,perşembe ve cumayı nisbeten sakin,cumartesi ile pazarı bir yerlerde boğmaya çalışarak geçiriyordu. 85.syf
- 12.NOTUM Hele bu ertesiler yok mu ertesiler ? Bu ertesiler,o kendilerini bir şey sanan insanlara benzerler.Sanki devam ediyorlar.Sanki bir bayramı,bir oh deyişi,bir sevişmeyi,bir sulhu,bir özgürlüğü,bir oyunu,bir aşkı,bir kardeşliği,bir dudak dudağa,bir anlaşmayı devam ettiriyorlar. 80.syf
- 11.NOTUM Dünyada hiçbir şeyden,zalimlikten,iğrendiğim kadar iğrenmem.İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı.İnsanoğlu her şeyden evvel içindeki bu kıskançlıklardan,bu kinlerden,bu ahlaksızlıklardan daha pis şeyi-kendinde,doğuşta varsa bile-söküp atmalıdır. 67.syf
- 10.NOTUM Nevin'in babadı sapsarıydı. - Çıldırdın mı sen?dedi. sonra koluna girdi.Gözleriyle saçlarını okşayarak: - Burada,Chambery'nin her kahvesinden şu Arap oğlu hangi kadını isterse alıp gidebilirdi.Onun için ben doğrusu linç etseler acımazdım.Ama senin zulme karşı duyduğun bu reaksiyon da normal..Ama yine de Faslı'ya anlıyamıyorum.Bu nedir? - Bu korkunç bir çocukluğun,sefil,bahtsız bir çocukluğun devamıdır.Bu tatmin edilemeyen insanoğlunun bir zelzele anıdır. - Bu deliliğin üst perdesidir,kızım. - Olabilir babacığım.Ama kanunların cezalandıramadığını Chambery halkı cezalandırmaya kalkarsa benim elimden ağlamaktan başka ne gelebilir? 60-61.syf
- 9.NOTUM Ne diye hevesini kırmıştı.Niye mesela ''Daha çok cinayetlere,kavgaları,yaramaları,ırza geçmeleri,yol kesmeleri,hırsızlıkları,dolandırıcılıkları,tahlil etmeli.Bunlarda bol bol roman malzemeleri vardır.Onun için büyük şehirler bu bakımdan daha verimlidir.Ankara'da muhabirlik siyasi nutuk,meclis zaptı,antant haberi,siyasi veya içtimai kültürel haberden öteye geçemez.Bunlar da roman için tuğla vazifesi görmezler. 56.syf
- 8.NOTUM -Belki de,dedi nevin, insandaki iyiliğin,güzelliğin,faziletin,merhametin,aşkın sözcükleri tutturdukları şarkıların yeni paşalar nezdinde beş para etmediğini anlayınca başladılar kötülüğü,pisliği,açlığı,üşümeyi,hastalığı,ahlaksızlığı görmeye.İnsanın beş dirhemi faziletse yirmi beş kilosunun ziilet *olduğunu anlamaya,Elli tonluk kinin yerine iki gramlık sevgiyi ne diye övmeli,tasvir etmeliydi. 23.syf
- 7.NOTUM -Dediğiniz kadar,belki de daha fazla ileri gidenler olmuyor değil,ama ne de olsa her zaman yarı aralık da olsa bir ümit ve çare kapısı bırakılıyor.Ama bence bugünün sanatkarı insanoğlunu bütün kıymetleri ve kıymetsizlikleri yeniden gözden geçirmeye zorluyor. 22.syf
- 6.NOTUM Ne Allah mefhumu dünkü bildiğimiz gibidir.Ne ahlak telakkimiz on dokuzuncu,hatta yirminci yüzyılın dörtte birine benziyor.Bu gözden geçirmeyi milletlerin bünyesi yapıyor.Sanatkarın bunda ne rolü olabilir? O bize doğruyu ,güzeli,hayali ama olacak bir hayali,hiçbir işareti gözükmeyen,daha doğrusu bizim göremediğimiz,olmak üzere olanı vermeli.Ne çıkar kötülüğü,şeytanı,çirkini,gayri tabiiyi tasvirden. 22.syf
- 5.NOTUM -Anlamıyorum, kendimi çok zorluyorum,anlamıyorum.Niçin,neden bugünkü kitaplar...Bizim gençlerinki olsun,Fransız yazıcılarınınkiler olsun,insanın hep kötüsünü,hayatın çirkin tarafını,ümitsizliği,hiçliği,boşluğu konu olarak alıyor.Hep kötüler mi var? Dört bir yanımız sefalet,hastalıkla mı çevrili?Hep gördüğümüz zalim,katil,egoist,hasut****,kindar ,yarı deli,ahlaksız mı? 21.syf
- 4.NOTUM Bu arzu değil midir ki bizi birbirimize itiyor;ondan sonra durmadan yutkunuyoruz:Hani kusmamak için yudum yudum buz yutturulan hastalara dönüyoruz.Her hoşlandığımız insanı gördükçe -her zaman değil elbet- ama sahiden dayanılmaz bir istek,yahut da merhamete benzer bir şey,ne bileyim korkunç bir dostluk;geriye döndüğümüz zaman,yutkuna yutkuna,buz yuta yuta susturduğumuz arzuların doğurduğu arzusuzluklar,hastalıklar,sinirlilikler hatta delilikler duyacağımız... 17.syf