- Çünkü ben Tanrı'yla, Yüce varlıkla değil, sevdiğim tanıdığım birisiyle konuşmaktan hoşlanıyordum! Çünkü benim çok yükseğimdeydi Tanrı. sayfa 63
- "Gölgem çok çok güçlüydü, belirgindi gerçek cismimden; duvara vurmuş gölgem daha gerçekti vücudumdan. Sanki ihtiyar hurdacı, kasap, dadım ve o kahpe karım, benim gölgelerimdiler, ben de bu gölgelerin içinde hapsedilmiştim. Bir baykuşa benziyordum, ama iniltilerim boğazımda takılıp kalıyordu ve ben pıhtılaşmış kan olarak tükürüyordum onları. Şayet baykuş da hasta olsa benim düşündüğüm şeyleri düşünür. Duvardaki gölgem tıpkı bir baykuş gölgesiydi ve iki büklüm eğilmiş, yazdıklarımı dikkatle okuyordu."(Sayfa 82)
- İçimde ilk görüşten kalma, aşina bir duygu: Ben onu tanıyorum. İki sevdalı hep aynı hisse kapılmazlar mı, birbirlerini önceden rastladıkları, aralarında esrarlı bağlar olduğu duygusuna kapılmazlar mı? Bu aşağılık dünyada ya onun aşkını isterim, ya da hiç kimsenin! Hem mümkün mü bir başkasının beni etkilemesi?
syf 20 - Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen kemiren yaralar.
- Başkasıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım.
- Atalarımın yorgunluğu bana geçmişti ve geçmişin nostaljisini içimde hissediyordum ben.Kışın uyuyan canlılar gibi inime çekilmek, kendi karanlığıma dalmak ve kendi içimde olgunlaşmak istiyordum.Karanlık odada resmin belirmesi gibi insanın içinde gizli olan şeyler de hayat koşuşturması ve kavgası içinde, o aydınlıkta boğulup ölüyor.Sadece karanlıkta ve sessizlikte görünüyor insana.Bu karanlık benim içimdeydi, onu yok etmek için boş yere uğraştım.Üzüntüme gelince, neden bir süre başkalarının peşine takıldım?Şimdi anladım ki benim en değerli yanım bu karanlık ve sessizlikmiş.Bu karanlık, her canlının yaratılışında var.Yalnız inziva halinde, kendi içimize döndüğümüz zaman, dış dünyadan uzaklaştığımız zaman bize görünüyor.Ama insanlar hep bu karanlık ve inzivadan kaçmaya çalışıyor.Ölümün sesine kulaklarını tıkıyorlar, kendi kişiliklerini hayatın hayhuyu arasında yok ediyorlar! Mutasavvıflar ne demiş:'Hakikat ruhu bende tecelli ediyor.Bense aksine Ehrimen'in inişini bekliyorum.Şimdi olduğu gibi kendi içimde uyanık kalmak istiyorum.Düşünceleri aydınlatan parlak ve kof cümlelerden iğreniyorum.Hırsızların, kaçakçıların, para düşkünü ahmakların arzularına göre düzenlenip yönetilen bu yaşamın kirli ihtiyaçları uğruna kişiliğimi yitirmek istemiyorum.
Aylak Köpek YKY 5. Baskı, Karanlık Oda 81. Sayfa - Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
- Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi, orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışmamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?
- Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağlarından şaheserler yaratır. Ama ben ki zevksiz ve biçare biriyim, ben ne yapabilirim?
- Lakin tek korkum; yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan.