- Düşkün bir insanın arzularına çirkince kapılmak ne kadar kötüyse, değerli bir insana kendini güzel bir şekilde vermek o kadar iyidir. Düşkün dediğimiz; orta malı sevgiye düşen, candan çok bedeni sevendir. Bu sevgi uzun sürmez, çünkü sevilen şey sürekli değildir. Asıl sevdiği şey, sevgilinin bedeni bir çiçek gibi solar solmaz, sözler, antlarla birlikte sevgi de uçar gider. Bir insanı, içi güzel diye sevense ömür boyu sever, çünkü sürekli bir şeye bağlanmıştır. 20
- Mahkemelerde yargıçları, kurultayda üyeleri, halk toplantısında ya da buna benzer siyasi toplantılarda vatandaşı kandırmak için sözden büyük ne var? Sözün gücünü edindin mi, hekim de, beden eğitimcisi de senin buyruğuna girer; zenginlikler topladığını söylediğin sarraf da o zenginlikleri kendi için değil, konuşmayı, kalabalığı kandırmayı bilen senin için toplanmıştır.
- Bilgisizin biri bilgisiz kimseleri kandırmakta bilgiliden daha ustadır.
- Atinalılar! Beni suçlayanların üzerinizdeki tesirini bilemiyorum; fakat sözleri o kadar kandırıcı idi ki ben kendi hesabıma onları dinlerken az daha kim olduğumu unutuyordum.
- Çünkü o hiçbir şey bilmediği halde bildiğini sanıyor; ben ise bilmiyorum ama bildiğimi de sanmıyorum. Demek ben ondan biraz bilgiliyim.
- ...Hayatlarını gözden geçirip ettikleri haksızlıkların farkına varanlar, çocuklar gibi uykularından korkuyla uyanırlar. Umutsuz bir bekleme içinde zehir olur hayatları. Oysa hiç haksızlık etmediklerini bilenlerde hep tatlı bir umut vardır. Pindaros'un dediği gibi "ihtiyarlığı besleyen güzel bir umut ". Bak Sokrates, ömrü doğrulukla, imanla geçmiş bir adam için Pindaros ne güzel söylemiş: Umut tatlı tatlı doldurur içini, Yoldaşlık eder ona, hoş eder gönlünü. Umut yola sokar, yoldan çıkan insan aklını.
- Biri geldi sordu ona: "Aşkla aran nasıl? Hâlâ kadınlarla düşüp kalkıyor musun?" Sophokles: "Bırak canım sen de, dedi; bu işten kurtulduğuma bilsen ne kadar seviniyorum. .... Gerçekten, ihtiyarlık bu bakımdan kurtuluş sayılır. İstekler, hırslar gevşeyince insan rahatlar.
- Artık ayrılık zamanı geldi, yolumuza gidelim; ben ölmeye, siz yaşamaya. Hangisi daha iyi? Bunu Tanrıdan başka kimse bilemez.
- Onlar gibi bilgin; ama bilgisiz olmaktansa olduğum gibi kalmayı mı isterdim, yoksa her ikisinde de onlar gibi kalmayı mi isterdim? Ve kendime ve de Tanrı' nın sözüne cevap olarak, olduğum gibi kalmanın en iyisi olacağı yanıtını, verdim.
- Parayı kendileri kazanmayanlar çoğu zaman böyle olurlar. Kazananlara gelince ,onlar parayı iki misli severler. Çünkü şairler şiirlerini, babalar oğullarını nasıl severlerse,kendi emekleriyle servet edinmiş olan kimseler de paraya kendi eserleriymiş gibi düşkündürler.