- Kendi olarak, sana gelen - sana gereksinimi olmadan, seni isteyen - sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen - kendi olmasını, senin ile olmaya bağlayan - - O, işte...
- Martılar ile insanların ortaklığı: mideleri için çıkardıkları gürültü...
- Felsefe yapmak, kişinin, gelmeyeceğini bildiği birisini beklemesine benzetilebilir.
- Yalnızca Güneş ısıtıyor artık- hep öyle değil mi ki, zaten?...
- Tam karşımdasın; öyle ki, senden başka hiçbir şeyim olmasaydı da, olabilirdim - sen, yeterdin var olmam için ...
- Kapalı, durgun Boğaz -ama bungun değil: benim gibi işte...
- Haydi -gelme artık bu gece; bırak, yanlış çıksın beklentim - ki, bileyim, sen o'sun: o, beklediğim... Bekliyorum -gelme; ki bileyim. Gelme!
- Her şeyden önce unutmamalısın ki, yaşam zordur: "yaşamak" ise kolaydır; sana istemeden, verilmiştir; sana verilen kadarı da koşulsuz, öylesine senindir-kolayca, hafifçe... Ama yaşam hazır verilemez sana- sana hazır verilen her "yaşama biçimi" de, sana aykırıdır; seni aykırı, çarpık hale sokar; ona uyarsan. Yaşam, senin, verilmeden yapmayı öğrenmen gereken bir şeydir: senin, kendi başına, arayıp, bulup, kurmak zorunda olduğun bir şey... Bu da işte zordur. Üstelik, neyi arayacağın; neyi araman gerektiği; neyi bulursan 'doğru'yu bulmuş olacağın; neyi nereye kadar kurabileceğin -bütün bunlar konusunda da hiçbir ipucu verilmeyecek sana: bu konuda sana verilmeye çalışılacak bütün 'telkin'ler, yol göstermeler de, daha başından, aykırı, yanlış olacak.
- Yaşamın, beklediğinin gelmemesi-ki, işte: senin de, gelmeyeceğini bildiğini beklemen olacak.
- Ancak arada bir gerçekten yaşayacaksın: duygusal olarak "unutulmaz bir an" denen yaşam aralıklarından birinde, tam kendin olarak, tam kendisiyle yüzyüze geldiğin bir başka kişiyle birlikte, bir şey yaşadığında (bir sevinç, bir acı...) o zaman gerçekten yaşarsın. Ama bu anları son derece seyrek yaşarsın (kimi insanlar -çoğunluk? bunları hiç yaşamaz belki); son derece de kısa... Gene de bunların sağladığı anlam yoğunluğu, yaşamının bütün geriye kalan çölünü yeşertmeye yetecek.