- 4.NOTUM Bana kalırsa hayattaki önemli değerler: Bağlılık, aşk,yanlızlık,korku,ölüm,kardeşlik,aile,dostluk gibi şeylerdir.Masumiyet müzesi'nin temaları bunlardır.Bir roman en sonunda hayatın anlamı ve mutluluk ile ilgili olmalıdır.Masumiyet müzesi'ni de bilinç olarak iki kavramla -hayat ve mutlulukla -açtım ve kapadım.. syf:68
- 2.NOTUM İnsanlar da biraz daha anlayışlı oluyor,gece insanları.Çünkü çoğu işten geliyor yorgun oluyor ya da evine gidiyor.O yüzden daha rahat oluyor geceleri.. syf:27
- 3.NOTUM İnsan gece yarısı boş sokaklarda yürürken,kuşaktan kuşağa şehrin ve insanlarının hatıralarının değiştiğini de anlar.Gece yarısı yürüdüğüm boş sokakların hüznü Hatıraların solup gidişinin sessizliği...Her şeyin artık yanlızca kendi içine döndüğü saatler...Eşyaların ve sokakların artık bize kendilerinden başka hiçbir şeyi hatırlatmadığı zamanlar...Kimse yoktur sokaklarda...Son köpek çetesi de çekip gitmiş,geriye yanlızca sokak köpeklerinin sonuncusu kalmıştır.Bu hatıraların solduğu andır... syf:35
- 1.NOTUM Belki de bu yüzden Grant,herkesin bana sorduğu soruyu;Roman varken bir de niye böyle müze kurdun? sorusunu hiçbir zaman sormadı.Sorsaydı,herkes gibi ona ''İçime bir cin girdiği için''demezdim. ''Aslında gençliğimde ben ressam olmak istemiştim'' de demezdim. ''Romanlar ve müzeler sanki aynı şeyler'' derdim. syf:10
- İnsanın, en küçük ayrıntısına kadar tanıdığı birinin büyüsüne korkulu bir rüyayı sever gibi kapılacağını ileri sürdüm.
- "Orada şezlonglardan uzanan bizim anlamsız ve çıplak bacaklarımızın ortasında ve betona dayanmış ve başlangıcı ve sonu ve ortası ve derinliği ve yüzeyi bile olmayan bizim sessizliğimizin ve kelimelerimizin ve hüzünlü saçma o müziğin arasından kıpırtısız güneşe yüzünü çevirip bakarken o saat akrep ile yelkovanını birbirine karıştırıyordu ve artık ölçemeyeceğini ve bir zamanlar ölçtüğü şeyin ne olduğunu unuttuğunu ve zamanı yitirdiğini itiraf etmek zorunda kalıyordu ve böylece saatin düşüncesi de düşüncesinin ne olduğunu anlamaya çalışan bir düşüncesizin düşüncesinden farksız oluyordu."
- " Sustular: Anlaştıkları şeyin anlaşmazlıkları olduğunu anladıkları için memnundular sanki. Birlikte iki kişi karşılıklı susarsın bazan karşılıklı konuşmaktan daha anlamlı olur bu suskunluk."
- " 'Evet,' dedim. 'Üzüldüm.' Biraz sustum ve dinlendim ve sonra bütün gücümü toplayıp yeniden konuştum. ' Ama cüce olduğum için üzülmüyorum.' dedim. 'İnsanların elli beş yaşında bir cüceyle alay edebilecekleri kadar kötü oldukları için üzülüyorum asıl ben.' "
- O zamanlar ''ben, beni kimse görmediği zaman en çok kendim oluyorum'' diye düşünüyordum. Yeni keşfediyorum bu düşünceyi. Kimse sizi gözlemiyorsa, içinizdeki gizli ikinci kişi dışarı çıkıp dilediği şeyleri yapabilir. Yakınlarda bir babanız varsa ve sizi görüyorsa içinizdeki kişi içinize saklanır.
- İstanbul hakkında yazılmış romanların en büyüğü olan Huzur'da kahramanlar şehrin tarihinin, yıkım ve kayıp duygusunun kendilerine verdiği hüzün yüzünden kırık iradeli ve yenilgiye mahkumdur. Aşk, hüzün yüzünden, huzurla sonuçlanmaz.