- Hayal kurmazsan zaman hiç geçmez.
- Bu zamanın içinde bazan kolum onun kolunun dokunuşundan alev alev yanarken, bazan başı omzuma düşsün, hadi düşsün diye saatler boyu beklerken, bazan boynuma dokunan saçları orada kalsınlar diye koltuğumda kaskatı kasılıp kalırken nefes alış verişlerini dikkatle, saygıyla sayar, alnında beliren kederli kırışıklıklarının anlamını kendime sorar ve birden benim bakışım altındaki solgun yüzü çiğ bir ışıkla aydınlanıverip Canan uyanınca, ilk şaşkınlıkta, nerede olduğunu anlamak için pencereden dışarı değil de, benim güven verici gözlerime bakıp gülümseyiverince nasıl da mutlu olurdum!
- ... bizi bu sefil hayata mahkûm eden uluslararası kumpası tezgahlayanlar hakkında dedikodu etmektir. Bu dedikoduya 'tarih' dendiğini sanıyorum.
- Hatıra yerine, onun yalnızca bir iziyle karşılaşmak, sizi bırakıp gitmiş ve hiç dönmeyecek sevgilinin koltuğun üzerine bıraktığı izine gözyaşlarıyla bakmaya benziyor.
- Çünkü, yaşadığımız hayatın bir başkasının düşü olduğunu kanıtlamanın hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini biliyordum artık.
- ''İnsan terk ederken bir sebep gösterir.Bunu söyler.Karşısındakine cevap verme hakkı tanır.Öyle durup dururken gidilmez.Yok çocukluk bu.'' marcel proust
- ''Biliyorum,'' dedi Belkıs.''Sizi sşnemada görürdüm.Sen hayatından memnun, lobideki resimlere bakarken, kolundan şefkatle tuttuğun karını balkona çıkan kapıya kalbalıkla birlikte götürürken o, duvarlardaki afişlerde ve kalabalığın içinde kendisine başka bir dünyanın kapılarını açacak bir yüzü arardı.Senden çok uzakta bir yerde, yüzlerin gizli anlamını okuduğunu anlardım.''
- "İki türlü erkek vardır," dedi Ka eğitici bir havayla. "Birincisi, aşık olmadan önce kızın nasıl sandviç yediğini, saçlarını nasıl taradığını, hangi saçmalıkları dert edindiğini, babasına neden kızdığını, onun hakkında anlatılan diğer hikaye ve efsaneleri bilmelidir. İkincisi ise, ki ben onlardanım, kız hakkında pek az şey bilmelidir ki aşık olsun."
sf.128 - " Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum."
- Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım.