- Ben ağacın kendisi değil, manası olmak istiyorum.
- "Gene de dinlediği intihar hikayelerinin hiçbirini ölümüne kadar aklından çıkaramadı. Hikayelerdeki yoksulluk, çaresizlik, anlayışsızlık değildi Ka'yı bu kadar sarsan. Kızlarını sürekli döverek ezen, sokağa çıkmasına bile izin vermeyen ana babaların anlayışsızlığı, kıskanç kocaların baskısı ve başarısızlık da değildi. Ka'yı asıl korkutan ve şaşırtan şey intiharların günlük hayatın içine, habersiz, törensiz, birdenbire girivermesiydi.
Yaşlı bir çayhane sahibi ile zorla nişanlandırılmak üzere olan bir kız mesela, her akşam yaptığı gibi annesi, babası, üç kardeşi ve babaannesiyle birlikte akşam yemeğini yemiş, kirli tabakları kardeşleriyle her zamanki gibi gülüşüp ve çekişerek topladıktan sonra, tatlı getirmek için gittiği mutfaktan bahçeye çıkmış, pencereden annesiyle babasının odasına girip babasının av tüfeğiyle kendisini vurmuştu." - Asıl korkum, bilmek, öğrenmek bile istemediğim asıl şey ise, babamın iyi bir yazar olması ihtimaliydi. Babamın bavulunu asıl bundan korktuğum için açamıyordum. Üstelik bu nedeni kendime söyleyemiyordum bile. Çünkü babamın bavulundan gerçek, büyük bir edebiyat çıkarsa babamın içinde bambaşka bir adam olduğunu kabul etmem gerekecekti. Bu korkutucu bir şeydi. Çünkü ben o ilerlemiş yaşımda bile babamın yalnızca babam olmasını istiyordum; yazar olmasını değil. (Babamın Bavulu ? Aralık 2006, Stockholm)
- Böylece iyi romanlar aracılığıyla, önce başkalarının sonra kendimizin sınırlarını değiştirmeye çalışırız. Başkaları ?biz' olur, biz ?başkası'. Elbette bir roman her iki işi de aynı anda yapar. Hem kendi hayatımızı bir başkasının hayatı gibi anlatır, hem de ötekilerin hayatını kendi hayatımız gibi yazabilme imkânını bize açar. (Kars'ta ve Frankfurt'ta ? Ekim 2015, Frankfurt)
- Bana kalırsa hayat, ancak bir çerçeveye sığarsa bizi mutlu edebilen, olağanüstü karışık, tuhaf ve anlaşılması zor bir şey. Çoğu zaman mutluluğumuzun ve mutsuzluğumuzun nedeni yaşadığımız hayattan çok, ona verdiğimiz anlam. (Kars'ta ve Frankfurt'ta ? Ekim 2005, Frankfurt)
- Bir düzenin yıkılacağı tahminini yürütmek o düzeni devirmek için fena bir yol sayılmaz.
- Derin bir huzurla her yerimi saran o harika altın an belki birkaç saniye sürmüştü, ama mutluluk bana saatlerce, yıllarca gibi gelmişti.
- Onu kollarımın arasına alır almaz hissettiğim huzuru, nasıl anlatmalı? Kalabalığın kafamın içinde dur durak bilmeden dolanan uğultusu, orkestranın tangırtısı ve şehrin iniltisi sandığım amansız gürültü, ondan uzak olmanın huzursuzluğuymuş yalnızca. Gözyaşları ancak tek bir kişinin kucağında dinen bebeklerde olduğu gibi, içimi derin, yumuşacık kadifemsi bir mutluluk sessizliği sarmıştı.
- Gerçek aşk acısı, varlığımızın en temel noktasına yerleşir, bizi en zayıf noktamızdan sımsıkı yakalar ve diğer bütün acılara derinden bağlanarak bütün gövdemize ve hayatımıza hiç durduralamayacak bir şekilde yayılır.
- "Güzelliğinden ya da kendimi çok yakın hissettiğim hareketlerinden ve teninden sızan bir ışık, bana dünyanın gitmem gereken merkezinin onun yanı olduğunu hatırlatıyordu."