- "Hafızamızın, biz yaşlandıkça fazla yük taşımak istemeyen huysuz bir yük hayvanı gibi attığı ağırlıklar en sevmediği yükler midir, en ağırları mı, yoksa en kolay düşenler mi?"
- İnsanın kendisi olmasına bir türlü izin vermezler, insanı bırakmazlar kendisi olsun diye, hiçbir zaman bırakmazlar.
- "Çünkü, yaşadığımız hayatın bir başkasının düşü olduğunu kanıtlamanın hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini biliyordum artık."
- "... çünkü kendim olamazsam onların olmamı istedikleri biri oluyorum ve onların olmamı istedikleri o insana hiç katlanamıyorum ve onların olmamı istedikleri o dayanılmaz kişi olacağıma hiçbir şey olmayayım ya da hiç olmayayım daha iyi, diye düşünüyordum, ..."
- Kalbin niyetiyle dilin niyeti arasındaki köprü KISMET idi elbette: İnsan bir şeye niyet edebilir, başka bir şeyi dile getirebilir, kısmeti bu ikisini birleştirebilirdi. Şimdi çöplere konmaya çalışan şu martı bile önce bir şeye niyet ediyor, gak gak diyerek bunu kendi kendine dillendiriyor, ama kalbinin niyetiyle dilinin niyeti ancak rüzgâr, rastlantı, zaman gibi, KISMET'e bağlı şeyler sayesinde gerçekleşiyordu. Rayiha ile mutluluğu Mevlut'un hayattaki büyük KISMET'iydi ve ona saygılı olmalıydı.
- "Hiç vazgeçme bozacı. Bu kuleler, betonlar arasında kim alır deme. Sen hep geç sokaklardan." "Ben kıyamete kadar boza satacağım," dedi Mevlut.
- Kol işçiliği yapamayacak narin biri olduğum için beni iğneliyordu ama ben Küçük Bey sözünden mutlu oldum. Hem ustam bu sözüyle benim şehirli, okumuş bir aileden geldiğimi kabul ettiği için -demek ki bana fazla ağır iş vermeyecek, beni babaca koruyacaktı -hem de ustamın bana şefkat duyduğunu, benimle ilgilendiğini hissettiğim için.
- "Kişiliğimizin gücü yalnızca özgürlüğümüzden değil, tarihten ve hatıralardan da gelir." (Sayfa 169)
- Dünya güzeldi, içim de güzel olsun istedim. İçimde bir suçluluk, hatta kötülük yokmuş gibi yaparsam, yavaş yavaş kötülüğü unuturdum. Böyle hiçbir şey olmamış gibi yapmaya başladım. Hiçbir şey olmamış gibi yaparsanız ve gerçekten de hiçbir şey olmuyorsa, hiçbir şey olmaz sonunda.
- İlk seferde öldürme, ikinci kere yere ser beni dedi baba Rüstem oğlu Suhrab'a: O zaman beni öldürmeyi hak edersin. Bizde gelenek budur. Uyarsan, gerçekten mert biri olarak görürler seni.