- "hayat kısa ve çok güzel aslında Füsun," dedim birkaç yudum rakıdan sonra.
- o zaman yaşadığım mutluluğun sonuna geldiğimizi, bunun bu güzel âlemden ayrılış zamanı olduğunu ruhumda derinden hissettim. son hızla çınar ağacına doğru gidiyorduk. bizi o hedefe Füsun kilitlemişti. böyle hissettim, kendime onunkinden başka bir gelecek de görmüyordum artık. nereye gidiyorsak onunla birlikte gidiyorduk ve bu dünyadaki mutluluğu kaçırmıştık. çok yazık olmuştu, ama bu sanki kaçınılmaz bir şeydi.
- gerçek müzeler, Zaman'ın Mekan'a dönüştüğü yerlerdir.
- ?Gerçek aşk acısı, varlığımızın en temel noktasına yerleşir, bizi en zayıf noktamızdan sımsıkı yakalar ve diğer bütün acılara derinden bağlanarak bütün gövdemize ve hayatımıza hiç durdurulamayacak bir şekilde yayılır.?
- Çünkü ben o dağın yanındaki bir karıncayım..
- "Aşk nedir? " "Neymiş? " "Aşk, Füsun karayolları, kaldırımlar, evler, bahçeler ve odalarda gezinirken ve çay bahçelerinde, lokantalarda ve akşam yemeği sofrasında otururken, ona bakan Kemal in duyduğu bağlılık duygusuna verilen addır." "Hmm... güzel cevap, "derdi Füsun."Beni görmediğin zaman aşk olmuyor mu? " "O zaman fena bir takıntı,hastalık oluyor "
- Çok sevdiğimiz bir varlığa, hiçbir karşılık beklemeden en değerli şeyimizi verirsek, işte dünya o zaman güzel olur..
- "Her akıllı insan hayatın güzel bir şey olduğunu, amacının da mutlu olmak olduğunu bilir," dedi babam üç güzel kızı seyrederken. "Ama yalnızca aptallar mutlu olur. Nasıl izah edeceğiz bunu?"
- "Kendi kendine eşya toplayan, bunları bir köşede biriktiren her takıntılı kişinin arkasında bir kalp kırıklığı, derin bir dert, açıklanması zor bir ruhsal yara olduğu anlamına geliyordu bu soru. Benim derdim neydi?"
- Bâba nasihatı.