- "Çıplak olmak insanın kendisi olmasıdır. Nü olmaksa başkalarına çıplak görünmektir; insanın kendisi olarak algılanmamasıdır. Çıplak vücudun nü olabilmesi için bir nesne olarak görülmesi gerekir.(Vücudun nesne olarak görülmesi nesne olarak kullanılmasına yol açar.) Çıplaklık kendisini olduğu gibi ortaya koyar. Nü'lükse seyredilmek üzere ortaya konuşur. Çıplak olmak açık olmaktır. Seyredilmek üzere ortaya çıkmak insanın derisinin, vücudundaki kılların, bu durumda hiçbir zaman çıkarılıp atılamayacak bir çeşit örtüye dönüşmesi demektir. Nü hiçbir zaman çıplak olmayacaktır. Nü'lük bir çeşit giyinikliliktir."
- Ölüler öldükleri zaman Yeryüzü'nde nerede yaşamayı sürdürmek istediklerini seçebilirler, yeter ki Yeryüzü'nde kalmaya karar versinler.
- Ya korkusuz olursun, ya da özgür, ikisi birden olmaz. Ama anne, ikisi birden olmak elbette bütün felsefelerin amacı. Seni o yere getiren felsefe değil ki. Annem en sevdiği tartı azar azar kemirmeye başladı. Pek ender olarak sevgi getirebilir insanı oraya, diye ekledi.
- Koca bir büyüteçtir umut ? bu yüzden fazla ileriyi görmeni önler.
- Arzu durdurulamaz. Geçen gün içimizden biri açıklıyordu bunun nedenini. Ama ben daha önceden de biliyordum. Dipsiz bir kuyu düşün, bir hiçlik düşün. Mutlak bir hiçlik. Orada daha o anda bir çağrı vardır... Bir şey için çağrıdır Hiçlik. Başka türlü olamaz. Var olan da yalnızca o çağrıdır, yalın bir çağrı çığlığı. Bir özlem. Böylece hiçbir şeyden bir şey yaratma denen o sonsuz bilmeceye geliyoruz.
- Jorge Luis Borges'in büyük ihtimalle 1980'li yılların başında, Buenos Aires'ten ayrılıp Cenevre'de, "anayurtlarımdan biri" dediği bu şehirde ölmeye gelmesinden bir-iki yıl önce çekilmiş bir fotoğrafı var. Fotoğrafta neredeyse tümüyle körleşmiş olduğunu görebiliyorsunuz ve körlüğün nasıl bir hapishane olduğunu hissediyorsunuz şiirlerinde de sık sık değindiği bir şey bu. Aynı zamanda fotoğraftaki yüzün birçok başka hayatın mesken tuttuğu bir yüz olduğunu da görebiliyorsunuz. Eşle dostla dolu bir yüz bu, görme yetisini neredeyse tümüyle kaybetmiş gözlerinden nice kadınla adamın iştahı sesleniyor bize. Sayısız arzular barındıran bir yüz. Yüzyıllar, binyıllar boyunca "Anonim" diye sınıflandırılarak şairlere iletilebilecek bir yüz.
- Hayatımıza giren hayatların sayısı hesap edilemez.
- Üslup? Belli bir hafiflik. Belli hareketleri ya da tepkileri devre dışı bırakan bir utanç duygusu. Bir zarafet teşebbüsü. Her şeye rağmen bir melodinin aranabileceğine ve belki de bulunabileceğine dair inancını korumak. Ancak üslup belli belirsizdir. İnsanın içinden gelir. Gidip bir yerden alamazsınız.
- Kuleden dışarı bakabiliyor ama kuleyi asla dışarıdan göremiyordu. Kule, aralarındaki aşk ilişkisiydi.
- Kadın, bankaya yatırılıp kılını kıpırdatmadan yüzdesini getirecek anaparaya benzemez. Kadın bir kişiliktir.