- Başına bela sarıp düşmeye başlayan birine dibe vardığını anlama şansı verilmez. Düşer, düşer, düşer ama düştüğünü anlayamaz. Tüm düzen, hayatlarının şu ya da bu döneminde çevrelerinin onlara veremediği şeyleri arayan insanlar için kurulmuştur. Veya çevrelerinin onlara sağlayamadığını sandıkları şeyleri arayan insanlar için. Onlar da, aramaktan vazgeçerler.
- Her neyse, hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta -yetişkin hiç kimse, yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey.
- Lane sandalyesinden şöyle biraz doğrulup yüzündeki ifadeyi, tepeden tırnağa endişe ve hoşnutsuzluktan, sevgilisi sadece tuvalete kadar gitmiş ve giderken de sevgililerin sık sık yaptığı gibi, sevgilisini arada sigara içip sıkkın sıkkın durmaktan, hatta tercihen çekici bir sıkkınlık içinde durmaktan başka yapacak bir şey bırakmamış bir adamın ifadesine dönüştürdü. (Sf: 22 - YKY Yay - 11. Baskı)
- Bohem takıldığında ya da bunun gibi çılgınlık yaptığında, sen de herkes kadar düzene ayak uydurmuş oluyorsun, sadece biçim farkı var. (Sf: 25 - YKY Yay - 11. Baskı)
- Bir yere varmak, farklı ve ayrıcalıklı bir şeyler yapmak, ilginç biri olmak isteyen herkesten bıktım usandım (Sf: 28 - YKY Yay - 11. Baskı)
- Tam bir hiç kimse olacak cesaretim olmamasından usandım (Sf: 28 - YKY Yay. - 11. Baskı)
- Dünyada bu kadar güçlü sevgi ve nefretle yaşayamazsın ki (Sf: 79 - YKY Yay. - 11. Baskı)
- Konuşmuyoruz ki biz, nutuk atıyoruz. Sohbet etmiyoruz, açıklamalarda bulunuyoruz. (Sf: 107 - YKY Yay. - 11. Baskı)
- Dinsel hayat ve onun getirdiği bütün o acılar, çirkin bir dünya yarattığı için Tanrı' yı suçlama küstahlığını gösteren insanlara Tanrı' nın musallat ettiği bir şeydir. (Sf: 117 - YKY Yay. - 11. Baskı)
- Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir.