- ?Ben asla yalnız olamadım, özellikle de tek başımayken. Hep bana eşlik eden biri vardı sanki yanımda. Büyük bir peynir parçasının bir kırıntısı gibiydim, o peynir parçası da dünyaydı sanırım, ama buna hiç kafa yormamıştım.?
- Tek bir büyük macera var, o da insanın iç yolculuğu ve o söz konusu olduğunda zamanın, mekânın, hatta icraatların önemi yoktur.
- Bağımsızlığımın tabiatı böyleydi. Kötüydüm, başka bir deyişle, başından beri kötü
- İnsanlar başka yerlerde insanların işkence görmelerini ve katledişlerini rahat koltuklarda ellerini kenetleyip izledikleri sürece uygarlık boş bir farstan, katledilmiş ceset denizinin üzerine asılı sözlerden oluşmuş bir seraptan öteye gidemeyecek. 154
- İnsanlar boşluğu hiçlik sanırlar, oysa öyle değildir. Boşluk uyumsuz bir doluluktur, ruhun keşfe çıktığı kalabalık bir hayaletler dünyası.
- Uygar olmak korkunç bir şey çünkü dünyanın sonuna geldiğinde yalnızlığın dehşetini hafifletecek hiçbir şey bulamıyorsun. Uygar olmak karmaşık gereksinimlere sahip olmak demek.
- Sıradan insanlar pratik meseleleri genellikle daha çabuk kavrarlar, egoları kendilerinden beklenenle uyumludur ve dünya olduğunu sandıklarından pek farklı değildir. Fakat dünyaya hiç ayak uyduramayan biri ya muazzam bir ego şişkinliğinden mustariptir ya da egosunu neredeyse yok edecek kadar bastırmıştır.
- Eylemlerin düşüncelerinin hasatıdır.
- Yapacak daha iyi birşey olmayınca, başka bir iş yoksa bu yalanlar ve uydurmalar ne denli çekici, hoş oluyor! Harikayız değil mi, biz neşeli, pis yalancılar? ''Dostoyevski'nin de bizimle beraber olmaması ne kötü'' der, Mona arada.
- Zaman zaman patlayan, bizi yaralayan ve içimizi dağlayan, bizden iniltiler, gözyaşları ve beddualar koparan sayfalar okuyorsak, bilin ki bunlar sırtı duvara dayalı, tek savunması sözcükler olan biri tarafından yazılmıştır; sözcükler dünyanın yalancı ve ezici ağırlığından, yüreksizlerin kişilik mucizesini çökertmek için yarattığı işkence aletleri ve çarklardan her zaman daha güçlüdür.