- Bir sanatçı, görevinden kaçınarak çıkarmaz yaşamın tadını. Yaşamını boşa harcayan sensin. Tek kişilik bir gösteri değildir sanat: karanlıkta çalınan bir senfonidir, milyonlarca çalgıcısı, milyonlarca da dinleyicisi vardır. Güzel bir düşüncenin tadını çıkarmanın sevinci, onu dile getirmenin sevinci yanında bir hiçtir ölümsüz bir dile getiriş. Aslında büyük bir düşünceye anlatım kazandırmaktan kaçınmak kesinlikle mümkün değildir. Yaratıcıysak, bağışlanmış bu bize, öyle olmamıza izin verilmiş. Kimse yalnız başına yaratmaz, kendinden ve kendi kendine. Zaten var olan bir şeyi kaydeden araçtır sanatçı, dünyaya ait olan bir şeydir bu ve o kişi sanatçıysa, bunu dünyaya geri vermek zorundadır. Kişinin güzel düşüncelerini kendine saklaması, çok usta bir çalgıcı olup da orkestranın ortasında eli kolu bağlı oturması gibidir. Yapamazsın bunu! 193
- Yaptığın şeyin karşılığını almasan bile yapmanın verdiği doygunluğu duyarsın. Acınılacak bir şey, yaptığınız işlerin karşılığını almayı bunca önemsememiz... 194
- Güzelliği yapan şeyi yadsıyorsun; sevgidir bu, doğrudan doğruya yaşamı sevmek, yaşamı yaşam için sevmek. 195
- Sanırım benim en büyük derdim, hiçler arasında bir hiç olduğumu kendime yedirememek... 196
- Anlamsız bir şeydi bütün yaşamım --- seni buluncaya kadar. 207
- Gerçeği, yaşamın amacının onu yaşamak olduğunu anlamıştım ilk olarak. 227
- Sevmek! insanın bütün varlığıyla teslim olması, kendini kutsal görüntünün ayaklarına sermesi, binlerce düşsel ölümü ölmesi, benliğin bütün izlerini yok etmesi, bir başkasının yaşayan görünümünde bütün evrenin kapsandığını görmesi! 231
- Şimdiye kadar okuduğum bir tutam kitaptan gözlemlediğime göre, yaşamın iyice içinde olan kişiler, yaşamı yoğuran kişiler, yaşamın ta kendisi olan kişiler, az yiyorlar az uyuyorlar, ya pek az şeyleri oluyor, ya hiçbir şeyleri olmuyor. 289
- Ruhun yeri, dış dünya ile iç dünyanın birbirine dokundukları noktadır. Çünkü kimse, yalnız kendi oluyorsa, aynı zamanda başkası da değilse, kendini bilemez. 291
- Doğal olarak kolay kolay katılamaz insan fikirlere; gelip geçer, ya onaylanır ya onaylanmaz, gömlek gibi giyilir, kirli çoraplar gibi çıkartılıp atılır. 291