- Milyonlarca halk bedenen, ruhen, fikren ve ahlâken çürüyor da hiç kimse bu kokuşmuşluğu görmüyor. Herkesin karakteri bozulmuş veya herkes bu yozlaşmışlığa alışmış da bunu doğal bir durum sanıyor sanki. Ama bu böyle mi olmalıdır? Milyonlarca insan doğuyor, derin bir sefahet içinde yaşıyor ve ölüyor. Bu böyle mi olmalıdır? İçlerinde birçok zeki insan bulunmasına rağmen milyonlarca insan, hayvanlar gibi sersem ve cahil kalıyor. Sayısız küçük kardeşiniz huy olarak zalimleşiyor. Peki bu böyle mi olmalıdır? ?Evet böyle olmalıdır!? diye yüzlerce kez tekrarlanan iğrenç sözlerden utanmıyor musunuz?
- Tarih, kitleleri bir hayvan sürüsü halinden ya da çalışkan bir karınca kolonisi şeklinden çıkararak akla uygun ve mutlu bir hayat yaratan milyonlarca sanatkara çevirmenin çarelerini, devlet hayatının nasıl kuvvetlendirileceğini, kitlelerin nasıl eğitileceğini gösteren bilim dalıdır.
- Devletlerin kuvvet ve zaafı, milletlerin ilerleme ve gerilemesi, yalnız idare adamlarının beceri ve iktidarından veya yeteneksizliğinden kaynaklanmaz. İdare adamları -iyi veya kötü, kahraman veya zalim olsunlar- kendi milletlerinin birer aynasıdır. Onlar milli ruhun birer kopyasıdır. Onlar kitlenin içinden doğmuştur. Bir millet nasılsa idare adamları da onun gibidir. İşte bundan dolayıdır eskiden beri, "Her millet layık olduğu idare ve idare adamlarına sahip olur." denilmiştir.
- Carlyle, Kahramanlar adlı eserinde kahramanlar inancını ve harsını sunuyor ve genelliyor. Ona göre millet cansız kil tabakasından ibarettir. Eğer bir sanatkarın eline geçmeyecek olursa ebediyyen şekilsiz ve hareketsiz kalacaktır. Ancak Sezar, Napolyon, Büyük Petro, Sokrat, Muhammet gibi bir sanatkar, bir büyük adam, bir büyük kahraman çıkıp da bu kili eline aşacak olursa ona istediği şekli verebilir.
- Lev Tolstoy bunun tamamen bunun aksini iddia ediyor ve öne sürüyor ki: "Hayatı yaratan, olaylara yöne veren ve bunların karakterini ve rengini belirleyen tek başına insanlar -Napolyonlar- değildir; kitlenin kendisidir.
- Evet, büyük adam bir kahramandır; bir şimşektir. Fakat kitle ne kil tabakası ne de kuru saman yığınıdır. O şimşeği meydana getiren milletin kendisidir. Bir bulut ya da bulutlar ne zaman elektriğe doymuş hale gelirse şimşek kendiliğinden çakmaya başlar. Eğer bulutta elektrik yoksa hiçbir zaman şimşek çakmaz. Sadece, bulut nemli bir buhar halinde toplanır. Milletler de böyledir. Eğer bir millet büyüklük ve kahramanlık unsurlarına sahip ise ondan şimşekler doğar; arasından kahramanlar çıkar. Eğer kitle, soğuk ve nemli bir buhar yığıntısından ibaret ise hiçbir kuvvet ondan şimşek çıkaramaz.
- Kahraman, halkı heyecanlandırır ve alevlendirir. Fakat bunu milletinden aldığı ateş ve heyecanla yapar.
- Okumuşların hepsi, milli zekayı geliştirmek, milli vicdanı uyandırmak, milli iradeyi kuvvetlendirmek zorundadır. Köylülere, işcilere ve kasaba halkının aşağı tabakasına, nasıl daha iyi yaşayabilceklerini öğretiniz!
- Bütün memleketi sulamak için bir, iki, üç dere yeterli değildir. En ücra kulübeler bile, göl, pınar veya dere gibi bir su kaynağına muhtaçtır. Milletin manevi susuzluğu da buna benzer. Her yerde milletin kana kana içebileceği canlı pınarlar bulunmalıdır.
- Küfretmek manevi medeniyetsizlik işaretidir.