- Konuşmasının son kısmında Petrov ateşli bir şekilde gençlere seslenerek, onları yorulmadan kötülükle mücadele etmeye ve geçiş döneminde oluşan elverişli koşullardan yararlanmak suretiyle, daha iyi bir hayat kurmaya çağırdı: "Siz nasılsanız, Rusya da öyle olacaktır. İşe önce kendinizden başlayın, binayı sonra inşa edersiniz. Sertlik döneminden miras kalan kölelik ve esaret hissi bizi ezmektedir, boğuluyoruz, ruh ve şevkini kaybetmiş bir topluluk olarak, parmağımızı bile kıpırdatmadan ve risk almadan bir şeyler elde etmeye çalışıyoruz. Yeni bir hayat kurmak istiyorsak, bunu çıplak elle yapamayız."
- --Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, halkın beyni konumundadır. Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır. Eğitim almış olanların tümü milli düşünceyi geliştirmeye, milli ruhu uyandırmaya, milli iradeyi güçlendirmeye mecburdular. Köylülere, işçilere, halkın alt kesimlerine nasıl daha iyi bir konuma yükselebileceklerini öğretiniz!. Halkımıza var olmanın değerini bilmeyi ve korumayı öğretiniz. Çorak topraklarımızda her köylünün, her işçinin daha insanca, daha sağlıklı, daha mutlu, daha akılcı bir hayat yasabileceklerini anlatınız!!..... --Her halkın içinden hem büyük şahsiyetler hem de aşağılık insanlar çıkabilmektedir. Bunlardan hangisinin iktidara geleceğini belirleyen temel etken halk kitlelerine hakim olan ruh halidir. Halkın sahip olduğu değerler nelerdir? Zekası, iradesi ve vicdanı gelişmekte midir yoksa zehirli otlar sarmış gibi çürüyerek yok mu olmaktadır? Veya zavallı, utanç verici bir mevcudiyet için mi sarf edilmektedir?.... --Devletlerin kuvvet ve zaafı, milletlerin ilerleme ve yozlaşması, yalnızca devlet adamlarının yönetim kabiliyetinden veya beceriksizliğinden kaynaklanmaz. Devlet adamları iyi veya kötü, kahraman veya zalim olsunlar, onlar kendi milletlerinin birer yansımasıdır. Onlar milli ruhun birer kopyasıdır. Onlar halkın içinden doğmuştur. Bir millet nasılsa devlet adamları da onun gibidir. İşte, bundan dolayıdır ki, eskiden beri; "Her millet layık olduğu idareye ve devlet adamlarına sahip olur." denilmiştir...
- Sen büyük fikirlere sahip insanları öldürebilirsin. Ancak fikirleri öldüremezsin. Acı çekenlerin kanı yeni fikirleri doğurur. Sen tek tek ışıkları söndürebilirsin. Ama ışığı ve ateşi söndürmeye gücün yetmez....
- Milyonlarca insan derin, akıllara durgunluk veren bir yoksulluk içinde doğarak yaşamakta ve ölmekte. Bu böyle mi olmalı..?
- "İnsanlar ülkelerinin geleceğine dair taşıdıkları kişisel sorumluluğun bilincine varmazlarsa, ülkelerin kalkınması ve refaha kavuşması da mümkün olmayacaktır. Her bir insan gerçek vatandaş, "yaşam mimarı" olmalıdır."
- Eğer gençliğin ruhunu tarım yapılmayan bir tarla gibi kendi haline bırakırsanız, orada ısırgan otları ve dikenler yetişir...
- Çocuklardan sevgi, saygı ve itaat beklemeyin, bunları kendilerini korkutarak, azarlayarak veya cezalandırarak elde edebileceğinizi düşünmeyin. Çocukların önünde onların size saygı duyacakları ve sizi, sahip olduğunuz erdemler sayesinde sevebilecekleri gibi davranın.
- Birikimli ve aydın kişiler olmanız sizin için bir imtiyaz ve ayrıcalık gerekçesi olamaz. Hakimiyet, şan şöhret ve kaygısız, refah dolu bir hayata sahip olma hakkı da vermez. Aydın olmak sizler için bir vazife, ifa etmeniz gereken bir hizmettir.
- Yaşam yapıcılığına ne vakit başlıyorsunuz? Siz ey bay ya da bayan, yaşama borcunuzu ne zaman ödeyeceksiniz..?
- Lamba doldurulunca her şey yolundadır, ne yapayım, diye sormaz o. Yanıp çevresine tertemiz, güçlü bir aydınlık saçar. sizde birer canlı lamba olunuz, her biriniz, yaşamın sizi koyduğu yerde işiniz gücünüzle yanıp çevrenizi aydınlatınız..!