- Bütün bu meseleleri ciddiyetle düşününüz!.. Böcekler gibi, önemsiz, kişisel uğraşlarınızın ve dertlerinizin batağı içinde
kıvranmayınız. Bunun yerine devletin temellerinin yenilenmesini ve toplumun bundan sonra alacağı eğitimin yöntemini
düşününüz.
Tarih bazı milletlerin ve devletlerin feci sonlarını yazdığı gibi, bazı devletlerin ve milletlerin de ilerleme ve
yükselmesini yazmak için de parlak sayfalar açmaktadır.
Tarih, halk yığınlarının bir hayvan sürüsü halinden ya da çalışkan bir karınca yuvası (Ameisenvölker) şeklinden
çıkarılarak, akılcı ve neşeli bir yaşam üreten milyonlarca sanatçı ve üreticiye dönüştürmenin çözümlerini, devlet
hayatının nasıl güçlendirileceğini, toplumun nasıl eğitileceğini gösteren bir bilimdir. - Devletlerin güç ve zaafı, milletlerin ilerleme ve yozlaşması, yalnızca devlet adamlarının ehil oluşlarından ve yönetim
kabiliyetlerinden veya beceriksizliklerinden kaynaklanmaz. Yöneticiler iyi veya kötü olsunlar, kahraman veya zalim
olsunlar, onlar kendi milletlerinin birer yansımasıdırlar. Onlar, milli ruhun birer kopyasıdır. Onlar, halk kitlesinin
içinden doğmuştur. Bir millet nasılsa, devlet adamları da onlar gibidir. İşte bu nedenledir ki, eskiden beri "Her millet,
layık olduğu idareye ve devlet adamlarına sahip olur" denilmiştir - Milletlerin büyük adamları da tıpkı bir mercek gibidir. O kendi kişiliğinde milletin gücünü ve özelliklerini toplar,
bununla milyonlarca insanın ruhunu tutuşturur. Ancak güneş ışığından yoksun bulutlu havalarda hiçbir mercek bir kar taneceğini eritmeye, bir su damlacığını bile ısıtmaya güç
yetiremez. - Snelman yeni yetişen Fin aydınlarının en güzel örneğidir. O bir avuç genç öğretmen, din adamı, avukat ve memurla
birlikte halkın eğitilmesi ve eğitimin yaygınlaşması amacıyla adeta bir seferberlik ilan etmiştir.
İşte bu bir avuç insan aydınlara* şöyle sesleniyorlardı:
- Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim,
halkın beyni konumundadır. Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri
eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır.
Eğitim almış olanların tümü millî düşünceyi geliştirmeye, millî ruhu uyandırmaya, millî iradeyi güçlendirmeye
mecburdurlar.
Köylülere, işçilere, halkın alt kesimlerine nasıl daha iyi bir konuma yükselebileceklerini öğretiniz!.. Halkımıza var olmanın değerini bilmeyi ve korumayı öğretiniz. Çorak topraklarımızda her köylünün, her işçinin daha
insanca, daha sağlıklı, daha mutlu, daha akılcı bir hayat yaşayabileceklerini anlatınız!
Halkımıza nasıl çalışmaları gerektiğini öğretiniz!..
Az maliyetli sağlıklı konutları nasıl yapabileceklerini gösteriniz!
Kendilerinin ve çocuklarının sağlıklarını nasıl koruyabileceklerini öğretiniz.
Mutlu bir aile hayatının nasıl kurulabileceğini, kadının erkeğe, erkeğin kadına nasıl davranacağını ve çocuklarının nasıl
terbiye edileceğini anlatınız!
Halkımızı, her işi zamanında yapmaya, disiplinli ve düzenli çalışmaya alıştırınız!
Kendisinin ve başkalarının hukukunu gözetmesini öğreti-ı
nız!
Bütün bunlarda halka bizzat kendiniz örnek olunuz. Kendi aranızda ve halk ile ilişkilerinizde yol gösterici olunuz!
Bütün Suomi'yi büyük bir aile kabul ediniz. Bütün ülkeye de o gözle bakınız. Unutmayınız ki, en yoksul kömürcü,
kantarcı, hizmetçi ve dul kadın, bütün bir Fin milleti, sizin kardeşleriniz, hemşerileriniz ve yurttaşlarınızdır.
Bunları eğitmek ve uygarlıkta daha kadim olan milletlerin arasına sokmak sizin görevinizdir.
Unutmayınız ki, halkın cehaleti, kabalığı, alkol düşkünlüğü, hastalıklı oluşu, sefaleti, kötü ahlâklı oluşu, bütün bunların
hepsi sizin kendi utancınız ve suçunuzdur!.. - Hayatının sonlarına doğru Snelman, dostlarıyla şöyle sohbetler yapıyordu:
- Finlandiyalım bugünkü haliyle, çocukluğundaki durumunu kıyaslarken, şöyle bir tablo tasavvur ediyorum:
Büyük bir harabe ev... Bütün pencereleri örtük... Dışarıdan bakıldığında metruk bir ev izlenimi veriyor... İçerisi
karanlık, boğucu, rutubetli ve ağır havası olan bu ev, büyük bir mezarlığı andırıyor. Ama birtakım genç, korkusuz ve
güçlü insanlar çıkıp geliyor. Çok neşeli ve zeki insanlar... Hemen evin perdelerini çekip, pencerelerini açıyorlar. Evin
içine gü-nışığı, temiz hava ve çiçek kokulan doluşuyor. İçeriye canlılık katıyor. Binanın dışı da onarım görüyor,
yenileniyor. Çevredeki insanlar da artık cinli-perili bir evden kaçar gibi bu evden uzaklaşmıyorlar. Yanına gelip,
yenilenen binayı hayranlıkla seyrediyorlar.
İşte böyle bir değişim, her ülkede, her kentte, her ilçede ve unutulmuş, terkedilmiş her köyde yaşanabilir. Bunun için
yalnızca dinamik fikirli, uyanık ruhlu ve uygarlık yolunda çalışmaktan yorulmayan, usanmayan; aksine heyecan ve
zevk duyan insanlara ihtiyaç vardır. - Halk nasılsa, onu yönetenler de öyledir.Bu yüzden de her halkın hak ettiği iktidarlara ve yöneticilere sahip olduğu eskiden beri söylenegelmektedir.(Sayfa.57)
- Halkı ve toplumu manevi hastalığın pençesine düşüren mikroplar da vardır ve bunlar kolera mikrobundan belki de daha tehlikelidir.
- Hayattaki aşırı düzensizliğin başlıca nedenlerinden birisi herkesin hayatta iyi bir düzen kurmaya çalışması, fakat hiç kimsenin hayatın kendisini düzene sokmak istememesidir.
- Her halkın içinden hem büyük şahsiyetler hem de aşağılık insanlar çıkabilmektedir. Bunlardan hangisinin iktidara geleceğini belirleyen temel etken halk kitlelerine hakim olan ruh halidir. Halkın sahip olduğu değerler nelerdir? Zekası, iradesi ve vicdanı gelişmekte midir yoksa zehirli otlar sarmış gibi çürüyerek yok mu olmaktadır? Veya zavallı, utanç verici bir mevcudiyet için mi sarf edilmektedir?
- "Vücudunuzun, aklınızın ve ruhunuzun sahip olduğu bütün gücü vatanınıza ve halkınıza adamalısınız."