Zerdüşt şimdi dağa tırmanırken, yolda, gençliğinden beri yalnız başına yaptığı nice gezileri, kaç dağa, kaç sırta, kaç doruğa tırmandığını düşünüyordu.
. . . .
Ah, tırmanmam gerek en sarp yoluma!
Ah, en yalnız gezime başladım!
Ama benim yaradılışımda olan biri böyle bir saatten kaçınmaz. Kendisine şöyle diyen saatten: ancak şimdi yürüyorsun büyüklüğüne giden yolu! Doruk ve uçurum, ?bunlar artık birleştiler!
. . . .
Büyüklüğüne giden yolu yürüyorsun: arkanda artık yol kalmaması, en büyük yürekliliğin olmalıdır senin!
. . . .
Hiçbir merdivenin olmasa bile, kendi başının üstüne tırmanmayı öğrenmelisin: başka türlü nasıl tırmanırsın yukarılara?
Kendi başının üstünde, kendi yüreğinden öteye! Sende en yumuşak olan, en sert olmalı artık.
. . . .
Çok şey görmek için, kendinden uzağa bakmayı öğrenmek zorunludur: ?bu sertlik dağlara tırmanan her kişiye gerektir.
. . . .
Yukarılara, ta yukarılara, yıldızlarını bile altına alıncaya dek!
Evet, kendimi ve yıldızlarımı bile altımda görmek: doruğum diye buna derim ben; son doruk olarak bu kaldı bana!
Zerdüşt dağa tırmanırken kendi kendine böyle diyor, yüreğini sert özdeyişlerle avutuyordu: çünkü yüreği şimdiye dek böylesine yaralanmamıştı.
. . . .
Yazgımı tanıyorum, dedi sonunda, üzgün üzgün. Peki! Hazırım. İşte başladı son yalnızlığım.
. . . .
En yüce dağımın önünde duruyorum ben ve en uzun gezimin önünde: bunun için, şimdiye dek en çok yükseldiğimden daha fazla derinlere inmeliyim önce: En çok yükseldiğimden daha fazla, derinlerine inmeliyim acının, onun ta en karanlık seline! Böyle ister benim yazgım. Peki! Hazırım.
. . . .
Ah, Zerdüşt, seni tutkun deli, seni güvenle taşan seni! Ama sen böylesindir öteden beri: korkunç olan her şeye güvenle yaklaşırsın.
Okşamak istersin her canavarı. Bir sıcak soluk, pençenin üstüne örtülecek biraz yumuşak bir şey: ?hemen hazırsındır onu sevmeye, baştan çıkarmaya.
En yalnız kişinin tehlikesi sevgidir, her şeye sevgi, yeter ki canlı olsun!
. . . .
Yalnız gezerdim; o yanlış yollarda gönlüm neye acıkırdı geceleyin? Dağlara tırmanırdım; kimdi, sen değilsen, aradığım dağbaşlarında?
Bütün gezmelerim, dağlara tırmanışım: gereksinmeydi yalnız, çıkmaza giren kişinin çıkar yoluydu: ?uçmak isterdi bütün istemim yalnız, uçmak sana!
. . . .
Kimsesizlik başka şey, yalnızlık başka şey: bunu öğrendin artık! İnsanlar arasında hep yaban ve garip kalacağını da.