"Kadında her şey bir bilmecedir ve kadında her şeyin bir tek hal noktası vardır. Bu, gebeliktir. Erkek, kadın için bir araçtır. Amaç daima çocuktur. Fakat kadın, erkek için nedir? Gerçek erkek iki şey ister: Tehlike ve oyun. Onun için kadını, en tehlikeli oyuncak olduğu için ister ve sever. Erkeği savaşa karşı eğitmeli ve kadını, savaşanı dinlendirmeli. Başka türlüsü deliliktir. Savaşan, pek tatlı meyveleri sevmez. Onun için kadını sever. En tatlı kadın bile acıdır. Kadın, çocuğu erkekten daha iyi anlar; fakat erkek, kadından daha çocuktur. Gerçek erkekte bir çocuk gizlidir. Bu, oynamak ister. Haydi bakalım kadınlar, erkekteki bu çocuğu keşfedin.
Kadın, saf, ince, ve henüz var olamayan bir dünyanın erdemleriyle parlayan mücevher gibi bir oyuncak olmalı. Aşkınızda bu yıldızın ışığı parlamalı. Umudunuz "insanüstü"nü doğurmak olmalı. Aşkınızda cesaret olmalı ve aşkınızla sizi korkutanın üstüne yürümelisiniz. Namusunuz aşkınızda olmalı. Namusunuz, sevildiğinizden daha çok sevmek ve hiçbir zaman ikinci olmamaktır. Erkek, seven kadından korkmalı. Kadın o zaman her şeyi feda eder ve başka her şey değersiz olur. Erkek, kin besleyen kadından korkmalı. Erkek, ruhunun derinliğinde kötüdür sadece. Oysa ki kadın felakettir.
^En çok kimden nefret edersin?^ demir, mıknatısa böyle sormuş. ^En çok senden nefret ederim; çünkü çekersin; fakat kendinde tutacak kadar kuvvetli değilsin.^ Erkeğin mutluluğu, 'Ben isterim.' der. Kadının mutluluğu 'O istiyor' der. Bütün sevgisiyle itaat eden kadın şöyle düşünür: 'Bak, şimdi dünya ne eşsiz.' Kadın ruhu sığdır. Sığ bir su üstünde, hareketli, çılgın bir zardır. Erkeğin ruhu ise derindir. Onun nehri yeraltı mağaralarına akar. Kadın onun kuvvetini sever, ancak anlayamaz."