- "Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinle.Dinleme bile, sadece bekle. Bekleme bile, gerçekten sakin ve sessiz ol. Dünya özgürce sunacaktır kendini sana.Maskesinden sıyrılmak için başka şansı yok, huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine."
- Milena sen şimdi yüreğime aklıma bütün varlığımı büyüleyen o sesinle çağırıyorsun beni yanına. Ama aslında beni tanımıyorsun bile. Birkaç mektup başkalarının birkaç güzel sözü aldatıyor olabilir hala seni. Belki de bütün bu söylenenlere aldanmayıp foyamı ortaya çıkarmak için çağırıyorsun beni. Başını döndüren şeyler beni görünce kaybolacak biliyorum. Bundan korkuyorum.
- Seni kaybetmekten o kadar çok korkuyorum ki Milena. Bazen düşünüyorum da eğer gerçekten insanlar mutluluktan ölebilselerdi benim çoktan ölmüş olmam gerekecekti. Ama ben aksine mutluluk sayesinde tekrar hayata döndüm.
- Birey olmasını başaranlara düşman kesilen son toplumlar ve bu toplumların en güçlü temeli olan, çocukların hep iyiliğini, gerçekte ise sürekli köleliğini isteyen son aile yapıları yeryüzünden silinene değin, Kafka'nın Dönüşüm'ü geçerliliğini ve güncelliğini koruyacaktır.
Çevirmen Ahmet CEMAL'in kitabın sonuna eklediği düşüncesi - Hayvana geri dönülüyor. Böylesi, insanca yaşamaktan çok daha kolay. Herkes sürüye katıldığından ötürü güven içerisinde, kentlerin yollarından geçip işe, yemliklerin başına ve eğlenceye gidiyor. Tıpkı büroda olduğu gibi, sınırları iyice çizilmiş bir yaşam. Böylesi bir yaşamda mucizeler değil, yalnızca kullanma talimatları, doldurulacak başvuru formları ve kurallar var. Özgürlükten ve sorumluluktan korkuluyor. O nedenle insanlar, kendi yaptıkları parmaklıkların ardında boğulmayı yeğliyorlar.
- Senin için masumiyet olan şey, benim için suç olabilir ya da tersi; sende hiçbir etki yaratmayan şey, benim mezarım olabilir.
- "It was half past six and the hands were quietly moving forwards."
- "Calm ?indeed the calmest? reflection might be better than the most confused decisions"
- Hayat iki seçenek çıkarır insanın önüne:
Ya yazgısını sırtlanacak, evet deyip yaşamını ona göre düzenleyecek, yazgısına kucak açacak, üstünlük ve sakıncaları kabullenecek, mutluluk ve mutsuzluklarına içtenlikle, pazarlığa kaçmadan, yüce kalplilik ve alçak gönüllülükle alıp bağrına basacaktır.
Öbür seçenek yazgısını aramaktır. Ne var ki aramakla yalnızca güç, hayal, zaman, yerinde ve olumlu körlük, içgüdü kaybedilmez, kendi değerini elden çıkarır insan. Yoksullaşır giderek. Ele geçen şey, elde var olandan her zaman için daha kötüdür.
Hem inanç gereklidir aramak için, inanç için de belki yaşamanın gerektiğinden daha fazla güç. - Bu kuşkum nereden geliyor? Böylesine bitik olmamın nedenlerinden biri, belki de en önemlisi: O anlatılamayacak kadar rahatlık veren, beni alt üst eden etinin sıcaklığını yavaş yavaş yitiriyor oluşum. Gel artık! Sen olmayınca yanımda, korku başkaldırıyor, bütün gece, sabaha kadar boğuşuyorum onunla. Ciddi bir yanı var bu korkunun, boşayamıyorum, üstelik durmadan da şu gerçeği sokmak istiyor gözüme: "Milena da senin gibi bir insan, ne yapsın?"