- Dün, bana her gün yazmamanı öğütlemiştim, bugün de aynı şekilde düşünüyorum, bu ikimiz için de çok iyi olur ve sana bugün bunu bir kez daha ve üzerine basa basa öğütlüyorum - lütfen Milena, beni dinleme ve bana her gün yaz, isterse çok kısa olsun, bugünkü mektubundan da kısa, yalnızca iki satır, yalnızca bir satır, tek bir kelime ama o kelimeden ancak korkunç acılar çekerek mahrum kalabilirim.
- (...) buna inanamıyorum, inandığımda gözümde canlandıramıyorum, canlandırdığımdaysa "pazar günkü" kadar güzelsin - yok, buna artık güzellik de denemezdi; cennetin yerini yurdunu şaşırmasıydı bu-...
- Aslında hey aynı şeyi yazıyoruz. Bir ben sana hasta olup olmadığını soruyorum, bir sen bu konuda yazıyorsun. Bir ben ölmek istiyorum, bir sen; bir ben pul istiyorum, bir sen; bir ben senin önünde küçük bir oğlan çocuğu gibi ağlamak istiyorum, bir sen benim önümde küçük bir kız çocuğu gibi... Ve bir kez, bin kez, sürekli senin yanında olmak istiyorum, sen de aynısını söylüyorsun. Yeter artık, yeter...
- Evet seviyorum seni anlayışı kıt kız, için rahat etti mi? Koca deniz dibindeki küçücük taşı nasıl severse benim de sevgim öylesine yığılıyor üstüne. Tanrı isterse o küçük taş ben olurum bir gün.
- "Gözlerini açık tutmaktansa kırpıştırmaya alıştıranlar, çevrelerinde karmaşık durumlar görürler." sf.95
- Her gün yazılan mektuplar insanı güçlendirmek yerine zayıf düşürüyor; eskiden mektubu bir dikişte içip bitiriyor ve aynı anda hem on kat güçlenip hem de on kat susuyordum.
- Kafka'nın Die Verwandlung başlıklı anlatısı bizde hep ?Değişim' adıyla çevrildi ve öyle bilindi. Oysa Almanca'da Die Verwandlung, bir değişimden çok daha köktenci bir olguyu, tümüyle değişip başkalaşmayı dile getiren bir sözcüktür; burada gerçekleşen bir değişim değil bir dönüşüm'dür, anlatıda Gregor Samsa, insanlıktan çıkıp bir böceğe dönüşür. Bu nedenle, yeni çeviride yapıtın özgün adı olan Dönüşüm'ü kullanmayı yeğledik.
...-artık aramızda olmayan biri. Yazar ve çevirmen Tezer Özlü, Türkiye'de Kafka'yı çok iyi bilen ender insanlardandı. Yaşasaydı, ona ilişkin değişik çeviri tasarıları vardı; ayrıca ortak bir çalışmayı da ayrıntılı biçimde planlamıştık. Bundan bağımsız olarak, en son görüşmemizde bile benden Kafka çevirileri yapmamı ısrarla istemişti. - Kendini insanlığa bakarak sına.Bu eylem şüphe edeni şüpheye,inananı inanca götürür.
- Demek sana çiçek gönderdiler ve sen de onu odana koydun üzüldüm doğrusu buna. Odandaki bir eşya olsaydım o çiçekler çıkana kadar bir daha girmezdim o odaya.
- "Buradan gitmeli... tek çare bu, baba. Ama onun Gregor olduğu düşüncesini kafandan atman gerek. Bizim asıl felaketimiz, bunca zaman bu düşünceye inanmış olmamız. Fakat o nasıl Gregor olabilir ki? Gregor olsaydı eğer, insanların böyle bir hayvanla birlikte yaşamalarının olanaksızlığını çoktan anlar ve kendiliğinden çıkıp giderdi..."