- Daha dün akşamdan bir sıkıntı vardı içimde küçük bir önsezi gibi. Evdekiler dikkat etselerdi, yüzümden anlayabilirlerdi.
- Değersizdim, mahkûm edilmiş, çiğnenmiştim, başka bir yere kaçmak için büyük çaba gösteriyordum, ama bu bir iş değildi, çünkü sahip olduğum güçlerle ulaşamayacağım, imkânsız bir şeydi söz konusu olan.
- Ama çocuklar ciddidirler ve imkansızlık nedir bilmezler. suya atma işinde on kez de başarısız olsalar, bir dahaki sefere başaramayacaklarını düşünmezler, hatta önceki on denemede başarısız olduklarının farkında değildirler.
- Tutalım ki seni her şeyden çok seviyorum dedim, aslında bu bile sevgi sayılmaz; senin bir bıçak olman, benim de bu bıçakla içimi deşip durmamdır sevgi.
- Bir bakıma senden bağımsız durumdayım, çünkü sana karşı bağımlılığım sınır tanımıyor. "Ya hep, ya hiç." fazlasıyla büyük bir söz benim için. Ya sen benimsin, o zaman her şey yolunda demektir, ya da kaybederim seni, benim olmaktan çıkarsın, o zaman iş kötüye varmakla kalmaz, her şey çıkıp gider elimden, o zaman ne kıskançlık kalır, ne hastalık, ne korku ne de başka bir şey...
- Bak, Milena, Robinson bir gemiye tayfa yazılı o tehlikeli yolculuğa çıkmış, gemi batmış ve daha bir sürü şey geçmişti başından. Oysa yalnızca seni kaybetmem yeter, Robinson'un durumuna düşerdim ben de. Hatta onunkinden de kötü olurdu durumum. Onun bir adası, çalışmayıp dinlendiği bir cuması ve daha pek çok şeyi vardı, sonunda da bir gemi adadan yine alıp götürdü kendisini ve başından geçenleri bir düşe dönüştürdü. Ama seni yitirdim mi hiçbir şey kalmaz benim elimde, adım bile kalmaz, onu da sana verdim çünkü.
- Ateşten örülmüş uzun alevlerdir sevgilim, dolaşır yeryüzüne sarar beni.
Ama sandıklarını değil, görmesini bilenleri sürükler ardından. - Nasıl dayanırım? Onsuz yasamaya nasıl dayanacağım? Aklım almıyor. Sabahtan aksama değin sokaklarda dolasıyor, sabahlara değin penceremin önünde oturuyorum, bin bir sey geçiyor kafamdan, incecik bir oltaya takılmıs gibi sızlıyor yüreğim... Dayanılır gibi değil.
- ''Ve şimdi Milena, sen de bana sırt çeviriyorsun, uzun sürmez, biliyorum ama bak, insan buna kalbi atmadan uzun süre dayanamaz ve sen sırt çevirdiğin sürece, o kalp nasıl atar...''
- kötü'ye kapıları açmaya seni iten art niyetler senin değil, kötü'nündür.
Hayvan, hışımla çekip alır kırbacı efendisinin elinden ve kendi efendisi olmak için kendi kendisini kırbaçlar, bilmez ki bu, efendisinin kırbacına atılmış yeni düğümün yol açtığı bir hayalden başka bir şey değildir.