- Cümle âlemi gezdim de Bulamadım aşka değer bir nesne. Bu yüzden yabancıyım kendi halkıma, Ve sürgünüm onların arasından, Ermişlerin dostluğunu aradığımdan. (Mira Bai)
- Hazreti Yakup? un on iki oğlu vardı, Hazreti İsa?nın on iki havarisi. Kuran?ın on ikinci suresinde hikâyesi anlatılan Hazreti Yusuf, on iki kardeşten biriydi. Yahudiler on iki somun ekmek koyardı masalarına. On iki aslan beklerdi Hazreti Süleyman?ın tahtını. Altı adımda çıkılırdı o koltuğa ve her çıkışın bir inişi olduğuna göre altı adım daha demekti bu, ki toplam on iki ederdi. On iki temel inanış Hint diyarında hüküm sürerdi. On İki İmam, derdi Şiiler, Hazreti Muhammed?in peşi sıra gelirdi. Hazreti Meryem?in tacında on iki yıldız vardı.
- Kapılarında nöbet tutan bazı ağalar öyle fena hadım edilmişti ki, ancak kuşaklarının içinde taşıdıkları borular vasıtasıyla işeyebiliyorlardı. İslam?da hadım etmek yasak olduğundan, saray bu oğlanları, Hıristiyan ya da Yahudi tüccarlardan edinirdi. Onlarda bu eziyeti başka yerde köle tacirlerine yaptırıp, sağ kalanları getirtirdi. Böylece kimsenin doğrudan üstlenmediği ama herkesin ortak olduğu bir günah, kuşaktan kuşağa devam ederdi.
- Nedendir açılıvermemiz birden bire hiç tanımadığımız bir insana? Nedendir dile getirmemiz daha evvel kimselere söylemediklerimizi, başkasına değil de, tek ona? Kalbimizi gümüş tepsi içinde ikram edercesine bir yabancıya göstermemize sebep nedir?
- Hayatımızın bir haritası varsa şayet, yollarda değil, yol ayrımlarında çizilmekte. İki şey arasında tercih yaptığımız o kısa, kısacık anlarda. Göz açıp kapayana kadar değişir kaderimiz, tek bir kararla.
- Ne noktalamak sürmekte olanı ne hazırlanmak gelmekte olana; ne bir son hayata ne de bir başlangıç bir başka zamana..
- Hal böyleyken, ölüm bu kadar yakınındayken, illa da bir şey olacaksa, kaftan olmalıydı insan, kaftanı taşıyan değil; yahut altın olarak doğmalıydı insan, altını takan olmak için değil.
- Başladığı yeri görmek kolay, sapağı aşikârdı ama menzili meçhul, nereye vardığını kestirmek ise imkânsızdı.
- Oysa her şeyi unutmak kabildir. İyidir unutmak, göz temizliğidir. İnsan unutunca ve unuttukça, bir kedi gibi kendi kabahatinin üzerini örtebilir. Oysa her şeyi unutmak kabil değildir. .. Şahitler varsa iş değişir. Çünkü onların her bakışı bir itham, varlıkları unutmaya engeldir.
- Aşk gibiydi okumak da... Neden, nasıl müptelası olduğunu, bilen zaten gayet iyi bilirdi; bilmeyene de anlatamazdın bir türlü.