- Hayatımızın bir haritası varsa şayet, yollarda değil, yol ayrımlarında çizilmekte. İki şey arasında tercih yaptığımız o kısa, kısacık anlarda.
- Benim mekanım balçıktır / gıdam ise safi aşk / korku ile beslenmez imanım / korku dediğin safi yalandır / korku ile yakaran / bir kendini sever / aşk ile yanıp tutuşan / geçer serden / her dem yeniden tutuşturur küllerini..
- Kaçarak, korkarak, saklayarak, bitmez tükenmez can sıkıntılarından mürekkep bir hayatı yaşamak, yaşamak değildir. İnsan ki eşref-i mahlûkattır; bir nebat gibi hissiz yaşamak ona yakışmaz.
- "Biz nefsimizi silmekten değil, bilmekten yanayız."
- Hakikatti; zira su her daim sırdaş, her daim vefakârdı.
- Su ne kadar vefakâr ve kudretli ise, zaman da o kadar riyakâr ve acizdi. Hiç kimseye ihtiyaç duymadan, kimselerden medet ummadan, kendi çamurunu, pisliğini yıkayıp da berraklaşabilen sudan başkası değildi.
- Sadece öfke..
- Belki de savaş dediğin, Tanrı'nın bir tek kendilerini sevdiğine inananlar arasında bir kavgaydı.
- Doğru, nereye gidersen git, kaçtıklarını görürürsün beraberinde. Doğru, ne kadar kilometre kat edersen kat et, yakınlaşamazsın kendine, eğer zihninin ve yüreğinin sınırları duruyorsa yerli yerinde. Doğru, aslolan hikayeleri arşınlamaktır, memleketleri degil. Bunların hepsi doğru. Ve her seyyah bilir ki, gittiği yerde onu gene kendisidir karşılayacak olan. Kendi gecmisi. Huzursuz ruhlar bilmez mi sanirsiniz, ne kadar dolasirlarsa dolaşsınlar huzur bulamayacaklarını...
- Gitmek ama nereye? Önemi yok. Gitmek ama niye? Cevabı yok. Aslında varılacak yer dahi o kadar mühim degil,zira aslolan gitmek, gidebilmek... zaman zaman... her zaman.