- Delilik, kafa yapan bir madde gibi akıyordu şehrin damarlarında. Her gün milyonlarca Istanbullu, bir doz daha alıyordu bu serumdan. Birbirleriyle tek kelime etmeyen, selamlasmayan, bir lokma ekmeklerini paylaşmayan insanlar, deliliklerini paylaşıyorlar di farkında bile olmadan. Topluca akıl yitirme diye bir şey vardı. Kolektif bilinç kaybı. Eğer aynı halusinasyonu yeterli sayıda göz görürse, artık halusinasyon değil, hakikat sayiliyordu; eğer acı gerçeğe yeterli sayıda insan gülümserse, acınası olmaktan çıkıp, komik bir şakaya dönüşüyordu.
- Kimin neyi bulduğunun ne önemi var? dedi Mensur. 'Aslolan, kimin bilimi daha fazla kullandığı bunca zaman!'
- Filozoflar yargılamaz, Filozoflar anlamaya çalışır.
- Velev ki günahkarım, velev ki kötü olan ne varsa bende mevcut. Ama eğer Tanrı varsa ve dediğin gibi yol gösteriyorsa, o zaman hepimiz umutlanabiliriz. Çünkü belki gün gelir, senin gibi örümcek kafalı yobaz bir herifi bile değiştirebilir. Belki gün gelir, sen de siyrilirsin onyargilarindan, kim bilir.
- Dinden hazzetmem ama Tanrıyı yine de pek severim; neden biliyor musun? "Yalnız çünkü pericim, tıpkı benim gibi... Senin gibi, O da yalnız" dedi.
- Yukarılarda bir yerde, yapayalnız; konuşacak kimsesi yok. Tamam, belki bir kaç melek vardır etrafta ama meleklerle ne kadar dertleşilir ki? Milyarlarca insan Tanrı'ya dua ediyor,'Bana şunu bahşet, bunu nasip et, çuvalla para, son model araba ver...' diye. Hep aynı laflar, tekrar tekrar, ama nedense hic kimse O'nu tanıma zahmetine girmiyor.
- Kendini nasıl gördüğün,bir müddet sonra hakikatin olur...
- Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi kosmaliyim, mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye sorma. Ayrimlar ayrimlari doğurur. AŞK'in ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. -AŞK- Henüz farkına varmasa da, Aşıki pek haklıydı. Aşk üzerine yazılanlar kara, kapkaraydi. -PİNHAN-
- Birbirimize yasak olmasak, gene de bu kadar sever miydin sevgimi? -ŞEHRİN AYNALARI- Ta başından itibaren bir nevi "yoldan çıkma" dır aşk. Sonra... peki sonra ne olur, nasıl olur da böyle ansızın yitiriverir o taşkın ruhunu? O serseri, gerekirse her şeyi bırakmayı göze alan tutkulu adanmisliktan geriye nasıl olur da binlerce törende hep aynı şarkıları tingirdatmaktan usanmis bir düğün müzisyeninin gözlerindeki kadar dahi hayat ışığı kalmaz? -MED-CEZİR- Tanımı gereği ask, sezgisel, duygusal, akıldisi bir alan, bir nevi katlanılır delilik olduğundan , ille de benzer geçmişten gelen birine aşık olmamız gerekmiyor, beklenmiyor. Ama mesele evlenmeye gelince değişiyor ölçütler. Evlilik bağının yazılı olmayan kuralları var. Her kuşun kendi surusunden biriyle eşleşmesini şart koşuyor kurallar. Aşkta çılgınlığa, taşkınlugina yer var, ama evlilik söz konusu oldu mu isteniyor ki durulsun sular. -ARAF-
- Eriyordu günbegün. Mum ömrünü daha çabuk tuketebilmek için inadına sokuluyordu bildiği bütün sıcaklıklara . Bile bile kapılıyordu yanlış sevdalara. -MAHREM- Her insanın etrafında bir renk halesi vardır. Seninkini biliyor musun? -BİT PALAS- İnsan denilen varlığı tanımak, hakikaten tanımak için yolculuklardan öte fırsat mi olur? -SİYAH SÜT- Bir yas pasta dilimi gibiydi bu sehir; aralarda katman katman tarih, üzerine bolca Batilasma kreması sivanmis, ortasına burasına bohem süslemeler serpiştirilmiş, kenarlarına Doğulu sos bulaşmış ve rendelenmiş moderniteyle tamamlanmış. -BABA VE PİC-
- Arthur Conan Doyle
37 Beğeni - Louis Ferdinand Celine
16 Beğeni - Kristin Cast
41 Beğeni - Bediüzzaman Said-i Nursi
23 Beğeni - Platon (Eflatun)
48 Beğeni - Reşat Nuri Güntekin
40 Beğeni - Seda Akgül
6 Beğeni - Sir Arthur Conan Doyle
3 Beğeni - Ömer Nasuhi Bilmen
9 Beğeni - Muhyiddin İbn Arabi (Ebû Bekir Muhammed b. Ali)
14 Beğeni