- Yabancı fatihler ufukta görüldüğünde Amerika'daki yerlilerin toplamı en az yetmiş milyondu.Bir buçuk yüzyıl sonra toplam yerli nüfusu üç buçuk milyona düşmüştü. S:62
- Hükümet darbesinden kısa bir süre sonra, askeri hükümet iletişim araçları için yeni normlar dikte ettirdi. Yeni sansür yasasına göre, sokak röportajlarını ve o konunun uzmanı olmayan kişilerin belli bir konudaki düşüncelerini yayınlamak yasaklanıyordu. Özel mülkiyetin zirve noktası. Sadece toprakların, fabrikaların, evlerin ve insanların sahibi yoktu; artık konularında sahipleri vardı. Güç ve sözcük tekeli sıradan insanı sessizliğe mahkum ediyordu.
- Mısırlılar tuhaf insanlar; unu ayaklarıyla, çamuruysa elleriyle yoğuruyor ve ölen kedilerini mumyalayıp kutsal odalarda saklıyorlardı. Ama en dikkat çekici olanı, kadınların erkekler dünyasındaki konumuydu. İster soylu olsun ister plep, bütün kadınlar isimlerini ya da mallarını kaybetmek zorunda kalmadan özgürce evlenebiliyorlardı. Eğitim, mülkiyet, iş ve miras sadece erkeklerin değil onlarında hakkıydı ve erkekler evde sepet örerken pazara gidip alışverişi yapanlar kadınlardı. Heredot'a göre -ki bu sağlam bir uydurmacaydı- onlar ayakta, erkekler ise oturarak işiyorlardı.
- İnsan kendi yalnızlığına ve başkalarının yalnızlığına karşı yazar.
- Teknokrasi rakamlar görür, insanlar görmez, üstelik yalnızca işine gelen rakamları görür.
- Üst sınıf istatistiklerle, orta sınıf borsa, alt sınıfsa spor loto oynuyordu. Pazartesi sabahı acaba kim milyoner olarak uyanacaktı? Sayfa: 28
- "Uruguay'da politik tutuklular izin almadan konuşamazlar, ıslık çalamazlar, gülümseyemezler, hızlı yürüyemezler, başka tutuklularla selamlaşamazlar; gebe kadın, yan yana kadınla erkek, kelebek, yıldız ve kuş resmi yapmaları da yasaktır. Bir Pazar günü ?ideolojik fikirler beslediği için? işkenceden geçip hapse atılmış olan öğretmen Didasko Perez?i beş yaşındaki kızı Milay ziyaretine geliyor. Milay babasına bir kuş resmi getiriyor. Muhafızlar resmi, cezaevinin kapısında yırtıyorlar. Ertesi Pazar, Milay babasına bir ağaç resmi getiriyor. Ağaçlar yasaklı olmadığından resim içeriye alınıyor. Didasko resmi övüyor, sonra ağaç dallarının arasına serpiştirilmiş, yarı gizlenmiş duran, renkli, küçük beneklerin ne olduğunu soruyor: ?portakal mı bunlar? Yoksa başka meyve mi?? Çocuk parmağını babasının dudaklarına bastırıyor: ? ŞŞşşş? Sonra eğilip babasının kulağına fısıldıyor: ?Saçma konuşmasana? Görmüyor musun, göz bunlar? Senin için gizlice soktuğum kuşların gözleri.?
- "Boş ve buruşuk bir Republicana sigarası paketiyle burada bıraktığın eski bir dergiyi yanımda taşıyorum. Son iki tren biletini yanımda taşıyorum. Bir yüzüne, ağzımdan çıkan bir konuşma balonunun içinde komik şeyler söyleyen resmimi çizdiğin kağıt peçeteyi yanımda taşıyorum. Ayrıca geçen gece, insanlardan, kalabalıktan uzakta yürüdüğümüz sırada sokakta görüp aldığım bir akasya yaprağını da yanımda taşıyorum. Ve üzerinde pencere gibi bir delik olan, pencerede suyun nöbet tuttuğu, diğer bir taşlaşmış boş defter yaprağını da; üfledim ve seni gördüm ve bu yazgının başladığı gün oldu. Ağızdaki şarap tadını yanımda taşıyorum. (Tüm güzel şeyler için, her seferinde bunların daha güzellerini yaşayacağımızı söylüyorduk.) Yanımda tek bir damla dahi zehir taşımıyorum. Ama giderken bana kondurduğun öpücükleri yanımda taşıyorum (hiçbir seferinde uyumuyordum, hep uyanıktım). Ve hiçbir mektubun, hiçbir açıklamanın ne olup bittiğini kimseye anlatamayacağıbütün bunlardan kaynanlanan bir şaşkınlığı da."
- Her toplum hak ettiği suçlulara sahiptir...
- Resmi olarak yalanlanana kadar hiçbir şeye inanmayın