Uruguay'da politik tutuklular izin almadan konuşamazlar, ıslık çalamazlar, gülümseyemezler, hızlı yürüyemezler, başka tutuklularla selamlaşamazlar; gebe kadın, yan yana kadınla erkek, kelebek, yıldız ve kuş resmi yapmaları da yasaktır. Bir Pazar günü ?ideolojik fikirler beslediği için? işkenceden geçip hapse atılmış olan öğretmen Didasko Perez?i beş yaşındaki kızı Milay ziyaretine geliyor. Milay babasına bir kuş resmi getiriyor. Muhafızlar resmi, cezaevinin kapısında yırtıyorlar. Ertesi Pazar, Milay babasına bir ağaç resmi getiriyor. Ağaçlar yasaklı olmadığından resim içeriye alınıyor. Didasko resmi övüyor, sonra ağaç dallarının arasına serpiştirilmiş, yarı gizlenmiş duran, renkli, küçük beneklerin ne olduğunu soruyor: ?portakal mı bunlar? Yoksa başka meyve mi?? Çocuk parmağını babasının dudaklarına bastırıyor: ? ŞŞşşş? Sonra eğilip babasının kulağına fısıldıyor: ?Saçma konuşmasana? Görmüyor musun, göz bunlar? Senin için gizlice soktuğum kuşların gözleri.?
Diğer Eduardo Galeano Sözleri ve Alıntıları
- Kaybolan ÅŸeyler...
Barış ve adalet haykırarak doğan yirminci yüzyıl kanın içinde boğulmuş olarak öldü ve bulduğundan çok daha adaletsiz bir dünya bıraktı arkasında...
Yine barış ve adalet haykırarak doğan yirmi birinci yüzyıl da, önceki yüzyılın izinden gitmekte..
Ben çocukken, dünyada kaybolan her şeyin Ay'a gittiğine inanıyordum...
Ne var ki, Ay'a giden astronotlar orada ne tehlikeli rüyaları ne tutulmayan vaatleri ne de kırık umutları buldular...
EÄŸer bunlar Ay'da deÄŸilseler, neredeler o zaman?
Yoksa dünyada kaybolmadılar mı?
Yoksa dünyada saklanıyorlar mı? - Kaybolan şeyler...
Barış ve adalet haykırarak doğan yirminci yüzyıl kanın içinde boğulmuş olarak öldü ve bulduğundan çok daha adaletsiz bir dünya bıraktı arkasında...
Yine barış ve adalet haykırarak doğan yirmi birinci yüzyıl da, önceki yüzyılın izinden gitmekte..
Ben çocukken, dünyada kaybolan her şeyin Ay'a gittiğine inanıyordum...
Ne var ki, Ay'a giden astronotlar orada ne tehlikeli rüyaları ne tutulmayan vaatleri ne de kırık umutları buldular...
EÄŸer bunlar Ay'da deÄŸilseler, neredeler o zaman?
Yoksa dünyada kaybolmadılar mı?
Yoksa dünyada saklanıyorlar mı? - Bu arada karşılığında tek dolar, peso ya da baharat almadan anonim bir el Buenos Aires'in bir duvarında şunu öneriyordu: "Açlık ve yoksullukla savaşın! Bir yoksul da siz yiyin!"
- 1995'te Fransa Güney Pasifik'te nükleer denemeler yaparken, Fransız büyükelçisi Yeni Zelanda'da açıkladı: "Bu bomba kelimesi hoşuma gitmiyor. Bomba değil bunlar. Bunlar patlayan mekanizmalar."
- Adalet de tıpkı yılanlar gibi, yalnızca çıplak ayaklıları ısırıyor.
- Bir başka deyişle, dünya barışı silah ticaretinden en büyük payı alan beş gücün ellerinde.
- Onlar, Montevideo'da bir duvara anonim bir elin yazdığı şu sözleri yalanlayan tek çalışanlardır: Çalışan adamın para kazanmaya vakti olmaz.
- yüzyıl sonundan gün batımının görünüşü
bizi gömen ya da süren toprak zehirleniyor.
hava yok, havasızlık var.
yaÄŸmur yok, asit yaÄŸmuru var.
parklar yok, park yerleri var
eÅŸler yok, ortaklar var
uluslar yerine, ÅŸirketler var
yurttaşlar yerine, tüketiciler var
şehirler yerine, yığılmalar var
bireyler yok, dinleyiciler var
gerçekler yok, reklamlar var
vizyonlar yok, televizyonlar var
bir çiçeği övmek için, "plastik gibi" deniyor... - Televizyon ailenin en önemli üyesi olmayı bırakacak, ona da ütü ya da çamaşır makinesi gibi davranılacak.
- "İkinci Dünya Savaşı'nda, pek çok Kuzey Amerikalı siyah Avrupa'daki savaş meydanlarında öldü. Bu arada ABD Kızılhaçı, yatakta yasaklanan karışımın, kan nakli yoluyla gerçekleşmesini engellemek için siyahların kanının beyazlara verilmesini yasaklıyordu."